RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

29 Nisan 2013 Pazartesi

Gençliğimiz


ey can,

Geçenlerde bir dost sohbeti esnasında müstesna bir dostumdan ilginç bir hikaye işittim. 

Sohbet önce kendimiz ile ilgiliydi. Nasılsın, isler nasıl gibi klişe laflarla başlamıştık. 
Sonra giderek koyulaşan sohbetimizin konusu günümüz gençlerine geldi. Gençlerin ne kadar vurdumduymaz, amaçsız olduğundan bahsettik.

Aslında böyle anlatmak zor, hatırladığım kadarıyla dostumun ağzından aktarayım sizlere:


“ Geçenlerde arabada radyoyu dinliyorum. Arkadaş gıcık olduğum bir kelime var benim: Takılmak!.. Neymiş ‘hadi beraber takılalım’, ‘eee bugün nereye takılıyoz’ gibi kelimeler etmiyor mu bu gençlik.. duydukça fitil oluyorum.. Yahu arkadaş, nedir takılmak? Belirli bir istikamet üzerinde hareket halinde olan nesnenin bir şekilde hareketine engel olan başka bir şey değil midir? Yaşarken insan takılır mı? Olsa olsa engellenir ama takılmaz!.. Suyun üzerinde hareket eden bir kütüğü varsayalım.. Suyun akıntısına göre gider, sonra bir dal parçasi, bi kayaya filan TAKILIR… Gençlik öyle bi amaçsız, boş ki, artık hayatta olsa olsa ''TAKILIYOR''lar..”

Arkadaşım bazı konularda biraz hassastır. Bu ''takılmak'' kelimesine de takmış durumdaydı. Üzerine gitmedim ama özünde gerçekten hak verdim. 

“İyi de yapacak bir şey yok bu gençlik için, böyle gelmiş böyle gider.. Sen de küçükken büyüklerin senin için aynısını söylemişlerdir belki” dedim.

Gülümsedi.. Sanki hiç bir şey söylememişim gibi devam etti:

“Bak.. Ben bir kere İzmir’ e gittim.. İlk defa hayatımda deniz ile orada karşılaştım. Ancak resimlerde gördüğüm gibi değildi deniz.. Kıyıya yakın her yer köpük doluydu. Kıyı bembeyaz köpük olmuştu. Bir çubuk aldım ve köpüğe dokunup havaya kaldırdım. Beyaz köpük sudan çıkınca şeffaflaştı ve suya dönüştü ve çubuktan denize aktı.. Neydi bu diye sordum.. Büyüklerim adına “deniz anası” dediler.. Deniz anası ile de ilk defa orada karşılaştım.”

“Sonra bu mesele üzerinde çok düşündüm. Ya kardeşim, niye onca deniz anası denizde aynı yere toplanmışlar? Canlı değil mi bunlar? Bunlar da hayvan neticede… Neden kıyıda topluca ölüyor bunlar? Sonradan öğrendim tabi durumu…”

“Meğer her nerede deniz kirleniyor ve bu kirlilik canlı hayatını tehdit ediyorsa, denizin her yerinden deniz anaları gelip o kirli bölgede toplu intihar edermiş. Neden mi? Çünkü onlar deniz ANASI.. Deniz anaları öldüğünde parçacıklara ayrılır ve bizim simdi deterjanda kullandığımız dezenfekte maddenin özüne filan dönüşürmüş!.. Köpüğün nedeni o imiş!.. Ölen ve kimyasala dönüşen deniz anası sayesinde deniz kirlilikten arınırmış.. Öylesine bir şefkat ki.. İste Deniz ANASI denmesinin sebebi de bu imiş!..”


Sonra dönüp ciddileşti ve dedi ki:

“Bu milletin deniz analarına ihtiyacı var dostum. Kendini keşfeden ve bu uğurda toplumda kalıplaşmış yanlış değerlerden fedakarlık yapabilecek deniz anaları gibi olmalı gençlik!.. Bak o zaman bu yaşam denizinde kirlilik ne boyutta…”

Anlamak

Bir kaç yüzyıl önce Papa bütün Yahudilerin Roma' yı terketmeleri gerektiğine karar vermiş. Doğal olarak Yahudi toplumundan buyuk bir tepki gelmiş. Bunun üzerine, Papa ile Yahudi toplumundan önde gelen birisiyle karşılıklı dini bir müzakere yapmalarını önermiş. Yahudiler kazanırsa kalacaklar, Papa kazanırsa gideceklermiş. Yahudiler çaresiz kabul etmiş ve temsilci olarak aralarından yaşlı Moiz' i seçmişler. 

Moiz' in Papa ile aynı dili konuşamaması nedeniyle müzakere de konuşmak yerine sadece işaret dilinin kullanılmasını teklif etmişler. hikaye bu ya, Papa da kabul etmiş.


Müzakere günü geldiğinde iki taraf karşılıklı yerlerini almışlar ve bir süre bakışmışlar. Neden sonra Papa elini kaldırarak 3 parmağını göstermiş. Buna karşılık Moiz tek parmağını kaldırmış. Papa parmaklarını sallayarak başının etrafında çevirmiş. Moiz ise parmağıyla yeri işaret ederek oturduğu yeri göstermiş. Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek ve şarap çıkartınca Moiz de bir elma çıkartmış.

Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak, "Ben pes ediyorum, Yahudiler kalabilirler" deyip müzakereyi bitirmiş.

Müzakere sonrasında Papa' nın etrafına toplanan kardinaller Papa'ya ne olduğunu sorduklarında Papa;

"Ben önce 3 parmağımı gösterip Kutsal Üçlü' yü işaret ettim. Buna karşılık o bana tek parmağını gösterip her iki dinin de tek Tanrı' yı tanıdığını söyledi. Ben parmaklarımı sallayıp başımın etrafında çevirerek Tanrı' nın bizim etrafımızda olduğunu gösterdiğimde, o da oturduğu yeri işaret ederek Tanrı' nın onların durduğu yerde de olduğunu işaret etti. Ben kutsal ekmek ve şarap çıkartıp Tanrı' nın bizim günahlarımızı bağışladığını göstermek istediğim zaman da, hemen bir elma çıkartıp bana ilk günahı hatırlattı. Herifin her şeye bir cevabı var! Ne yapabilirdim ki?" demiş.


Ayni sırada Yahudi cemaati de Moiz' in etrafını sarmış ona nasıl başardığını sormuşlar. Moiz;

"Önce bana 3 parmağını gösterip 3 gün içinde burayı terk etmemizi istedi. Ben de ona bir tekimizin bile ayrılmayacağımızı söyledim. Sonra parmaklarını kaldırıp bütün şehrin Yahudilerden temizleneceğini söyledi. Ben de, "hiç bir yere gitmeyip olduğumuz yerde kalacağımızı söyledim" demiş.

 "Sonra ne oldu?" diye kalabalık heyecanla sormuş.
 "Valla, sonrasını açıkçası ben de pek anlamadım. Adam biraz hiddetlendi ve oğle yemeğini çıkarttı. Bunun üzerine ben de benimkini çıkarttım. Hepsi bu!.." demiş.

- ders olsun.. insanların ne konuştuğu değil, ne anladığı önemlidir...

koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan