RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

2 Şubat 2018 Cuma

Diyanet İşleri vs Adnan Oktar

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Adnan Oktar arasındaki mesele her iki taraf için de beni şaşırtmadığı için yorum yapmamıştım ama sanıyorum bazı şeyleri tekrar etmekte fayda var. DİB maalesef kendimi bildim bileli; kader perspektifinden baktığında ona biçtiği rolü, yani hilafet makamının boşluğunu doldurmak ve fıkhi meselelerde inovasyon sağlamak görevlerini hep hafife almıştır. Hani neredeyse memurlar için kullanılan amiyane tabir "salla başını al maaşını" sözünün karşılığı gibidir. Toplumsal meselelerde gösteremediği refleks, gösterdiğinde ise "ne şiş yansın ne kebap"çılık bu değerli kurumun yerini, olmaması gereken kadar aşağı çekmiştir. Diyanet  dendiğinde insanların kahir ekseriyetinin akıllarında analitik fetvalar değil de; zırhlı mersedes, çocuk evliliği, soytarılara cevaplar geliyorsa, burada tek suçlu manipülatif medya gücü değil, aynı zamanda pasif yöneticilerdir.


DİB öyle bir makamdır ki; orada bulunanların olayları analiz edip, islami yönünü ortaya koymaları ve gerekli açıklamayı yapmaları gereken süre, sosyal medyada menfi trend olmasından hemen öncesidir. Oysa diyanet şu an ne iş yapar? Delinin biri kuyuya bir taş atar.. Önce sosyal meyda, sonra yazılı ve görsel medya bunu gündemine alır.. Bir kaç gün insanlat tartışır.. Diyanet, toplumun çoğunluğunun hoşuna gidecek fetvayı, biraz ucundan gerçeklerle ortaya koyar. Konuya Cumhurbaşkanı el attıysa ne ala.. Kimse dokunmamışsa ısıtılıp tekrar sunulmak üzere buzdolabına kaldırılmış temcit pilavına döner mesele..

-Dekolte var da, Demekolte yok mu?
+Ahahahhaha hocam maşallah, işallah

E hırsızın hiç mi suçu yok? Olmaz mı? Adnan Oktar'ı bilen biliyor.. Onun hakkında söylenecek pek bir şey yok. Kaynağı belirsiz bir parayla, islam adı altında gazino işleten bir meczup.. O doğasının gereğini yapıyor. Akrebe "neden soktun?" demek ne kadar anlamsızsa, Adnan Oktar denen gazino işletmecisini de eleştirmek bir o kadar anlamsız. Zaten görüntüsü ve söylemleri ile islam ile ne kadar alakasız olduklarını ortaya koyuyorlar. Kimse de bunların birer mümin olduğuna inandığı yok zaten.

Adam günahı da, haramı da bile bile göstere göstere işliyor. Asıl tehlike hep bunu göstermeyenlerde idi.. Bakın Fetö'ye mesela.. "Yahudi Hıristiyan cennete girer" dediklerinde 17-25 Aralık henüz yaşanmamıştı.. Papa ile görüştüklerinde "Biz Papalık makamının misyonunun bir parçası olmak için burdayız" dediklerinde, "öyleyse müslümanlık ile alakanız yoktur" şeklinde bir fetva veremeyen Diyanet, kendisine daha zayıf bir rakip olarak Adnan Oktar'ı almış.. Furkan Vakfı'ndan, Alparslan Kuytul gözaltına alındı. Medyada "eskiden" söz ettiği garip beyanatları dönüyor. Diyanetin bunlara bir cevabı var mıydı? Hadi bırak, bugün iki kelime edebiliyor mu konu hakkında? Yine toplumsal tansiyonu ölçüyor muhtemelen nabza göre şerbet vermek için.. Fetö aleyhinde yayım yapmak için, yüzlerce şehit, binlerce gazi vermek zorunda mıydık?

Devlet kanalı TRT'de semah yapılırken; 4 mezhebin dışında, federasyon başkanlarının "alevilik müslümanlık değildir başka bir dindir" dediği halde, aleviliğin zaman içindeki dejenere edilişi ve siyasal bir örgüte dönüşümü hakkında bir argüman geliştirmiş mi diyanet? Yoksa halen "ne şiş yansın ne kebap" modundalar mıdır?

Mevlevilik, tasavuf afı altında New Age Ilımlı İslam modeline karşılık, ne türden tedbirler alınıyor Diyanet tarafından bilen var mı? Whatsapp gruplarında ev hanımlarının tasavvuf adı altındaki çakma seyrü sülük'ün, Diyanet 'in matbaasından daha faal olduğunun farkında mıdır başkanlık?

Diyanet İşleri Başkanı Adıyaman Menzil'e gider mi mesela? Giderse nasıl bir ruh hali içinde gider?

Cübbeli'nin Mahmud Efendisi ile hiç tanışmış, sohbet etmiş midir?

Kendi varlığı, ülkenin anayasasına zıt bir devlet kurumu olursan söyleyebileceklerinin de bir sınırı oluyor maalesef.. Öyle ya? Madem laik bir ülkede yaşıyoruz, neden sadece islam temsil ediliyor diyanette? Neden hristiyan, yahudi din adamları maaşlarını diyanetten alıp ibadethanelerini denetime sunmuyor? Var bi yanlışlık ama nerede..


Ayasofya'nın tapusu elimizde, tapu sahibi Fatih'in camii olarak kalması için vasiyeti elimizde ama müze olarak kalmasına zorlanıyoruz ya.. Bu da aynı hesap işte.. Hilafet, şeyhülislamlık, kadılık makamları bizim milletimizin dna kodlarına işlenmiş. Olmayan makamların boşluğunu Diyanet İşleri ile kapatmaya çalışmışız ama olmuyor işte.. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal..

Ya Diyanet İşleri Başkanlığı olması gereken faal, aktif duruma geçer ve İslami kaideleri birilerine hoş görünmek için değil, doğruyu ortaya koymak için söyler ya da değişen dünyada kurum zaman içinde doğal bir evrim geçirip Uluslararası Hilafet Meclisinin bir parçası olur..
koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan