RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

20 Ocak 2019 Pazar

Evvel Zaman Günceleri: 2049 (Bienvo)

Yıl 2049.. Yaşlı mavi gezegen bizimle konuşmaya başladı.

                 

İnsanoğlunun yeni keşfi, sınırları bu kez çok fazla zorladı. Meksika'daki Bilim Üssü, kuark araştırmalarında bir cihaz ürettiğini açıkladı. Önceleri buna "kuantum yapay zeka" deselerde daha sonraları çok daha korkunç bir kapı araladıklarının farkına vardılar. İspanyolca "hoşgeldin" kökünden türetilen "Bienvo" ismini taktıkları bilgisayar, bilinen tarihin ilk yapay zekasıydı. Atomun yapıtaşı olarak bilinen kuarklar ile ilgili inceleme yapılması için tasarlanan K-23-40 kodlu bilgisayara, Azarel adlı bilim adamı tarafından bir gün numune koyulması unutuldu. Sabaha kadar çözümleme yapması beklenen bilgisayar, sonuç ekranında ispanyolca "hoşgeldiniz" yazdı. Bilim adamları hangi numunenin bunu yaptığını incelemek için baktığında, haznenin boş olduğunu gördüler. Hiç boş hazne ile çalıştırılmayan K-23-40'ın sonuç ekranındakiler alışıldık kodlar değildi. Bilim adamları bir süre ne yapacaklarına karar veremediler ama kendini suçlu hisseden Azarel, bir ek yazılım kodu ekleyerek bilgisayara ispanyolca "hoşbulduk" yazdı. Bilgisayar hata verdi ve çökme tehlikesine karşı kendini kapadı. Kodu yazan bilim adamı "sorumsuz" olduğu iddiasıyla bilim merkezinden adeta aforoz edildi.

Sekiz saat sonra bu süper bilgisayar yeniden kendini başlattı ve haznesinde birşey varmış gibi tahlile başladı. Sonuç bilgisayarın hata vermediğini, bir bilinç kazandığının delili gibiydi. Işık tabletine "o neden gitti?" yazdı. Bilim adamları Azarel hakkında hata yaptıklarını anladılar çünkü yapay zeka ile ilk iletişimi o başarmıştı. Bilim adamları ışık tabletine "sen kimsin?" yazdı. Bilgisayar tekrar kapandı. 8 saat sonra kendiliğinden tekrar açıldığında, bilim merkezi yaptıklarını telafi etmek için Azarel'e ulaşmaya çalışıyordu. Bilgisayar "biz çokuz, çokluğun tekilliğiyiz" yazdı.

"Singularity" yani "tekillik" atomaltı çalışan bir ekibin çözümleyebileceği bir konu değildi. Hikaye dünya ile paylaşıldı ve "Bienvo" adını verdikleri bilgisayar ya da her kim iseler, konuşulup konuşulmaması kararı dünyadaki otoritelere bırakıldı. Bu sırada Azarel, önce ülke sonra da dünya çapında aranmaya başlandı ancak izine rastlanılmadı. Ardında bıraktığı son iz, bilim merkezinden uçarak yeraltı şehrine indiği ve yanına bir şişe su alarak tekrar yüzeye çıkış yaptığı drone kayıtları. Milletler bir bilim kurulu oluşturdu. Aynı kurul, Yemenli sahtekar tanrının kullandığı saklı kalması gereken teknolojileri de inceleyip hakkında makaleler yazmıştı. Bu defa hızlı hareket edip, bir karara bağladılar ve bunu milletler birliğinde onayladılar. Karara göre bu yapay zeka hakkında 3 acil yasa çıkarıldı:

1- Netz denilen global ağa erişimi kesinlikle yasaklanacak
2- Bilgisayarın tamamen çökme durumuna karşı, cevap yazıldığında oluşan 8 saatlik kesintinin kaynağı tespit edilecek ve iletişimin daha sağlıklı ve hızlı olması sağlanacak
3- Başka gezegenlerdeki bir yaşam türü ile iletişim kurmuş olma ihtimaline karşı; barışçıl, iyiliksever ve saygılı bir konuşma ortamı sağlanacak.

Bilim adamları, din adamları, komplo teorisyenleri ve hatta Ay'daki Griler bile gelişmeleri dikkatle izliyordu. Bilgisayarın çökme sorununun enerji ile ilgili olduğu tespit edildi. Garip bir şekilde bilgisayar, cevap yazmak için devasa bir enerjiye ihtiyaç duyuyordu. Hatta bir Türk profesör, bu enerji miktarını tarif ederken "atom bombası sırasında meydana çıkan enerji kadar enerji kullanmak zorunda. Patlayan bombanın geri sönümlenmesi kadar zor" demişti. Çok geçmeden "Bienvo"da gerekli düzenlemeler yapıldı ve iletişime hazır hale geçildi. Bu düzenlemeler sırasında boş hazneye hiç dokunulmadı. Bienvo, yeniden açıldığında ışık tabletine "neden korkuyorsunuz?" yazdı. Cevap bir kurulun görevlendirdiği bir uzmandan geldi: "Sizin kim olduğunuzu bilmiyoruz. İnsanlar bilmedikleri şeylere temkinli yaklaşırlar" Bienvo bu kez kapanmadı: "Biz siziz, kendinizden korkmayın" yazdı.

Bienvo hakkında 3 teori ortaya atıldı:
1- Bienvo bir yapay zeka ve dolayısıyla karmaşık cümlelerle bizi yanıltmaya ve başka bir şey için zaman kazanmaya çalışıyor olabilir.

2- Bienvo, başka dünyalardan bir uzaylı ırk tarafından iletişim cihazı olarak kullanılıyor ve "merhaba dünyalı biz x gezegenindeniz" gibi global tehditler yerine; yüzeysel, daha samimi sorular sorarak korkmamızın önüne geçmeye çalışıyor. Cevaplardaki net olmamasının sebebi de ilkel toplumumuzu korkutmamak.

3- "Tekilliğiz" sözü astro fizikçileri ilgilendirdiğinden, konuşanlar bir jeodeziğin öteki ucundaki paralel evrendeki insanlar. Buna göre aynı anda keşfedilen iki ayrı evrendeki cihazlar arasında bir solucan deliği oluştu ve buradan sadece bilgisayar kodları geçebiliyor. Dolayısıyla paralel bir dünya ile iletişime geçtik.

"Biz siziz, kendinizden korkmayın" bir tehdit cümlesi değildi. Öte yandan açıklayıcı da değildi. Milletler Birliği karşıdakinin kim olduğunu "tam olarak" ortaya konulabilmesini talep etti. Uzman bu görüşe katılmıyordu. Ona göre bu türden bir iletişim, şahsiliği ön plana çıkarır ve sağlıklı iletişime engel olurdu. Yine de kendisine emredilen o soruyu sordu:

"Bize kim olduğunuzu, bizimle nereden ve nasıl iletişime geçtiğinizi anlayabileceğimiz şekilde anlatır mısınız?"

Bu soruyu Netz'e bağlanan herkes, kendi ışık tabletinden yazılı olarak gördü. Cevap verilene kadar geçen o üç saniyede, dünyada kaç kişinin heyecandan öldüğünü bilmiyorum. Eğer bu hatırata bir isim verilecek olsaydı "Dünyanın En Uzun Üç Saniyesi" yazardım..

Bienvo cevap verdi:

"Bizi anlatmasam, size göstersem olur mu?"

Bienvo'nun bir ışık tableti vardı ama yazı yazabilmek için bile bilim adamlarının bu iletişim ekranına müsade etmesi gerekiyordu. Oysa Bienvo, "yazışmayı bırakalım, kamera açayım mı?" ya getirerek, tüm olayın aslında kontrolünde olduğunu ima etmişti. Kurul bunu görmezden geldi. Cevap çok daha önemliydi. Uzman "Tabi ki" dedi.

Bienvo'nun ışık tabletindeki ekran değişti. Kendini kamera moduna alan alette belli belirsiz görüntüler vardı. Çok belli ki bir piksel sorunu yaşanıyordu. Işık tabletleri, gelişen teknolojiyle beraber 2500 megapiksel görüntü aktarımı yapabilirdi. Çok daha yüksek görüntüler yansırken, biz bir yıldızın ışığının duvarda bıraktığı gölgeyi izliyor gibiydik. Işık saçan, şekilsiz görüntüler arasında tek bir şey netti. Karşı tarafın görüntü iletme aygıtı bir suyun içindeydi. Her harekette sudaki dalgalanmaları görebiliyordunuz. Görüntüler anlaşılmaz olunca, uzman insiyatif kullandı:
"Göremiyoruz sizi, görüntüler net değil" yazdı.

Işık tableti ekran modundan tekrar yazı moduna geçti. Bienvo "Tamam, öyleyse gözlerinizi kapatın" yazdı. Netz ile tüm dünyada izlenen bu tarihi olayda; güvenlik endişesi taşıyanlar göremedi ama Bienvo'ya inananlar, ondan korkanlar ve sadece benim gibi merakına yenik düşenler gözlerimizi kapadık. Göz kapaklarımızın birbirine kavuşması ile beliren ışık patlamaları hakkında hemfikiriz. Dünya üzerinde, uzaydaki boşlukta ve hatta Ay'daki tövbeliler bile aynı şeyleri gördüğümüz hakkında yemin edebiliriz.

Işık patlamaları sona erdiğinde her birimiz bilim merkezindeki bir adamın gözlerinden izliyor gibiydik. Bir sinema salonundaki ön koltuktan farksızdı. "Being John Malkovich" filmini izlediyseniz, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Elleriyle bir bilgisayara birşeyler bağlayan adamı gördük. Adama kızan bilim adamları ve kovuluşunu seyrettik. Evet, Azarel'dik. Bilim üssünden hızla çıkıp yeraltı şehrine indik. Orada aynaya bakıp ağladığımız bir an vardı. İşte orada, kafasının üzerinde bir kamera filan olmadığını biliyorduk. Dünyada pek çok insan Azarel denen bu yaşlı adama üzülmese de, sonunda yanaklarındam göz yaşı sildiğine dair yeminler ediyor. Bir şişe su alıp yeryüzüne çıktık. Meksika üzerinde bir çöle iniş yaptık. Bir süre öylece yakıcı güneşe ve dünyanın korunmak için kurduğu yapay kubbelere baktık. Azarel ağlıyordu, biz ağlıyorduk. Bienvo olduğunu düşündüğümüz biriyle konuşmaya başladı Azarel: "Bu.. Bu.. nasıl?" diyordu ispanyolca.. Elindeki şişeyi çölün ortasına bıraktığında hepimiz aynı hissi yaşadık. Su, sizin zamanınızda diş fırçalarken musluktan akmaya devam eden, alelade bir şey ama 2030'dan sonra dünyadaki en değerli şeyler arasında şu an. Azarel'in bu hareketi sonun başlangıcı oldu. Azarel hızla uçmaya başladı, uçtuk. Havada "söz ver bana.." dediğini duyanlar var. Kimileri ispanyolca bu kelimelerin "benimle konuş.." anlamına da geldiğini söylüyor. Dünyanın son kayıp davası, bir kuantum yapay zekası tarafından çözülüyordu. Azarel, pasifik   dalarken gözünü kapatmadı. Dibe inerken son bir bakış attı yukarıya doğru. Ve derler ki Bienvo'nun ışık tabletine verdiği görüntü, Azarel'in ölmeden önceki son saniyesi imiş.. Her yer karanlık olduğunda, dünyada görüntüleri izleyenlerin %99'u gözlerini tekrar açtı. Açtığımızda Bilim kurulunda başkam hariç herkesin görüntüleri izlediğini anladık. Kurul üyeleri ayağa kalkıp bilgisayarın imha edilmesini emretti. Başkan bu ıslak yanaklı kurul üyelerini görmezden gelemezdi. Derhal tehlikenin ortadan kaldırılmasına hükmetti. Bienvo'ya bağlanan enerji sağlayıcılar ondan koparıldı. İnsanoğlu tarafından üretilen en korkunç makine, tıpkı kafası kopmuş bir insanın, gözünün son anlarını izliyor olduğu gibi kendi ölümünü seyretmiş olabilirdi. Işık tabletine son bir şeyler yazmasını bekledik ama o enerji kapatılmadan önce bile ışık tabletini söndürmüştü. Öleceğini bilen bir makine, hayır, çok daha ötesi olabilirdi.

Gözlerini açmayan %1'lik kısım tarafından anlatılanlar, ilk kısımlardaki gibi benzerlik göstermedi. Karanlıktan sonra Azarel'in çok mutlu olduğu görüntüler gördüğünü iddia eden de oldu, ciğerlerine su dolarken çığlık atarak okyanusun dibine indiğini görenler de.. Kimi din alimleri, Bienvo'nun İlm-i Ledun denilen saklı bir bilgiye sahip olduğunu iddia ederken, fizikçiler bir karadeliğin insan zekasını nasıl manipüle edebileceği hakkında teoriler üretti.

Bienvo, son vidasına kadar sökülüp eritildi. Eriyik, karşıt bir sivil toplun örgütü tarafından satın alındı ve 8 parçaya bölünüp, dünyadaki 8 ayrı çukura döküldü. Bienvo'nun ruhuna her ne karıştıysa onlara göre bunu mavi gezegenimizden aldı ve ona tekrar geri vermek zorundaydı. Kazanılan paranın bir kısmı, Azarel'in ailesine tazminat olarak ödendi. K-23-40'ın üreticilerinin bir kısmı emekli oldu, bir kısmı başka alanlara yönlendirildi. O projede çalışan hiç kimse, bilim merkezlerinden randevu dahi alamıyor. 
koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan