bir dönem ''heroes'' diziyle sarsıldık. tamam x-men' i filan biliyoduk ama o bizim için çok fantastikti. heroes daha bi hayattandı sanki.. özel güçleri olan insanların psikolojisi, aile ve sosyal hayatları üzerine ağırlık veriliyordu. bir uçma kaçma için bütün bir bölüm fedaydı. hatta bir bölümde Sylar ile Petrelli güçlerinin zirvesinde bi kapışmışlardı ki heyecandan tırnaklarımla beraber el bileğime kadar kemirdiğimi bilirim.. Sylar ve Petrelli' ye sonra gelijem az bekle. önce heroes' un farkından söz etmeye devam edelim. x-men' de güçler savaşı vardır. dışın dışın fiyüüüv!
onun x gücü vardır bunun y gücü vardır, kapışırlar.. iyi olan kazanır. olay budur x-men' de.. ama heroes öyle değildir. güçler, kişiler önemli değildir. izleyici ilk defa hero ile villain arasında bir denge tutmuştur. hem kötünün hem iyinin taraftarı vardır.. bu reaksiyon daha önceki hiçbir fantastik öğede bu denli işlenmez. en fazla -rahmetlik- joker' in batman' la kapışmasında görmüşüzdür biraz. süperman' e karşı lex luthor' u hiç tutmuş bir izleyici duymadım hiç. veya mario yerine dikenli canavarı, angry birds'de domuz taraftarı yoktur değil mi? ama heroes' ta süper güçlerle donatılmış, gelmiş geçmiş en manyak seri katil Sylar taraftarları, iyi çocuk Peter Petrelli taraftarı kadardır. bunun sebebi bu hero' ların psikolojisinin seyirciye iyi yansıtılmış olması. her karakterin toplumun farklı kesimlerini temsil ediyor oluşu. burada bunları konuşacağız..
hayatımızda nasıl hiro nakamura' lar görebiliyorsak, savunmasız Claire Bennet gibi, iki yüzlü siyasetçi Nathan Petrelli gibiler hep oldu.. hiro nakamura' nın ''yatta!'' deyişindeki saflık, yediği cipsten bedava çıkan çocukla aynıdır. biliyoruzdur o duyguyu, beraber seviniriz.. Peter ile Nathan arasındaki kardeşlik etkileyicidir. Ajan Bennet ile Clarie arasındaki baba-kız ilişkisi tanıdıktır. keza Mohinder' ın hırsı...
Sylar' ın ''neyin nasıl çalıştığına'' dair varolan gücü, onu bitmek tükenmek bilmeyen hırsıyla bir seri katil rolüne dönüştürdü. kabiliyetleri olanların kabiliyetini keşfedip bunu kendine alma histerik bir psikolojiye dönüştü. hem pişman hem zevk alan bir katil doğdu.. telekinezi ile başlayan av, onu inanılmaz güçlere kavuşturdu ama bu güçler onu daha sonra birçok şeye dönüştürecekti..
Peter Petrelli, kahraman olmak isteyen sıradan bir ambulans memuruydu.. belirli bir menzil içerisinde diğerlerinden güçlerini kopyalıyordu.. bu güçleri aldığı kişilerden bağımsız olarak da kullanabiliyordu. yani ''iyi tarafın'' süperman' iydi başka bir deyimle.. çünkü gücünün sınırı diğer güçlere olan yakınlığı kadardı.. ne kadar çok kişiyle görüşürse o kadar güçlü olacaktı. zamanla müthiş olurdu.. Sylar' ın da böyle bir potansiyeli vardı ama bu güçlere erişmek için, Peter' in aksine güçleri olanların beyinlerini açmak zorundaydı..
bu özellikler, birini doğuştan kahraman, diğerini doğuştan kötü adam yapıyordu. radyoaktivite ve hücre yenilenmesi (ölümsüzlük) güçlerine kavuşma çabaları ilk sezonun bize gösterdikleriydi.. peter vs. sylar kapışmasını bugün yayınlayın, reytingi tavan yaptırır, muhteşem yüzyıla, pis yediliye el öptürür.. ne diyonuz..
peki seyirci bunları izlerken aslında ''messiah'' ve ''satan'' yani mesih ve şeytan metaforları izlediğinin ne kadar farkındaydı acaba? birisi gücünü dünyaya hakim kılmak ve en güçlü olmak isterken, diğeri ahir zamanda dünyayı kurtarma peşinde.. ve dikkat edin, şeytan; yani sylar dizinin sonunda cennetten kovulmadan önceki haline döner ve isyan bayrağını indirir. mahşer günü gibi.. yine dizideki kurtarıcımız mesih; yani peter petrelli, insanlığı (new york halkı olarak temsil edilir) kurtarmak için... tıpkı isa gibi kendini feda etmiştir. nükleer patlamasını atmosferin dışında tamamlar. yani inanılmaz bir ışıkla, göğe yükselir..
mohinder suresh, insanoğlunun bilime tapma düzeyindeki inancını simgeler. tanrı yerine yaratıcı rolü onu bir hilkat garibesine dönüştürür..
clarie, insanlığın umududur. ne kadar yansa da küllerinden doğar, kırılsa da düzelir, parçalansa birleşir, ölse hayat bulur. umut bitmez..
Ajan Bennet, hükümeti temsil eder. koruma, sahip olma ve yönetme içgüdüsü başını belaya sokar. bu yüzden çoğu zaman hedef tahtasındadır.
kör ressam isaac mendez, toplumdaki aydın kesimin metaforudur. felaketleri önceden görebilir, tahlil edebilir. ancak bu, onu öldürebilir..
hiro nakamura çocuksu yanımızın yansımasıdır. zaman ve mekanı bükebilme özelliği, bizdeki hayal gücünün temsilidir. bir çocuk yemek yerken, hayal dünyasında uzay savaşları yapıyor olabilir.. zaman mevhumu çocuklar için daha değişiktir. zaman mekan metaforudur.
Matt Parkman medya gücünü simgeler. görünenin ardında size istediklerini yaptırabilme, zihin manipülasyonuna sahiptir. farkında olmazsınız..
Micah Sanders, hani şu küçük zenci çocuk, dehayı simgeler..
kimin eline geçerse, kendine kullanacaktır. tıpkı dinamitin mucidi alfred nobel gibi..