Vatandaş
o gece yine tatlı tatlı uyuyordu. Hanımı yanı başında,
evinde olmanın
huzuru ile akşam
yediği
tereyağlı yemeğin
ağırlığına yenik düşmüştü.
Rüyalar
görmeye başladı vatandaş..
Rüyasında
eurovision birinciliği
ve uefa kupası finalinde Beşiktaş 'ı gördü. Kâh 6.kocadan boşanan
Seda Sayan 'la evlilik tiyatrosunda hip-hop söylüyor, kâh Ütopya
hayalinde Semihçiler ile Kafeciler 'in arasını bulmayı deniyordu. Kombini tarz puanı almış,
ana haber bültenlerinde yeşil
biber diyeti haberi eşliğinde
bikinili kadınları görmeye başlamıştı. Rüyada bile hanımını ve kıskançlığını hatırlayıp
uykudan çıkıverdi.
Yanı başında
gece lambasının ampulü güçlü bir şekilde yanıyordu.
Elektrik faturasını düşünüp
kapama düğmesini
çevirdi. Oda karanlığa
döndüğünde
vatandaş
da görme melekesini bir kaç saniye kaybetti. Gözü ışığa alıştığında
sanki ışık
hiç kapanmamış
etrafı net seçebiliyordu. Yanındaki
hanımının
üzerini kapattı. Çare bulunamayan romatizması yüzünden gündüzleri de sinirli oluyordu çünkü vatandaşın
eşi..
Diğer
tarafa dönüp tekrar uyumak için gözlerini kapadı.
Ani bir sesle yerinde zıpladı!
''Hırsız
vaaar!''
Hanımı uyanmamıştı vatandaşın.
Hemen yatağından
zıplayarak komodinde duran babadan yadigar silahı eline aldı.
Dolu olup olmadığını anlamak için mermilere baktı.
Bir tane vardi.
Hemen namluya sürüp salona doğru
koştu.
Salonun ışığını açtığında
çok korktu. Pencereden atlamak üzere duran uzun
boylu bir adam gördü. Elinde hanımının
mücevher kutusu vardi.
Titreyen elleri silahı ona doğrulttu. Adam afalladı..
Bir ayağı dışarıda
pencerenin çerçevesine oturan hırsız
fısıldayarak
konuştu:
''Yemin
ederim kendim için değil!
Bunu ihtiyaç sahipleri için alıyorum
vatandaş!''
Vatandaş
''ihtiyaç sahipleri mi?'' diye düşündü.
Gerçek olabilir miydi? Hırsız
sadece bu kutuyu, ihtiyaç sahipleri için alıyor
olabilir miydi?
''Her ne olursa olsun bu hırsızlık!''
diye düşündü
vatandaş.
Hırsıza
doğrultulan
silahı ile bir adım
hırsıza
doğru
attı.
Pencereye dayalı merdiveni ve aşağıdaki
koca burunlu yaşlı adamı gördü. Yaşlı adam ortağı hırsızın
yakalandığını anlamış
ve düşmesin
diye tuttuğu
merdiveni de bırakmıştı.
Vatandaş
''ateş
etmeliyim!'' diye düşündü.
Parmağı tetiği itelerken hırsız
''bu bir komplo!'' dedi. Aşağıdaki
koca burunlu yaşlı adama parmağını uzatıp
''Ona inanmıştım!
Beni kandırdı!''
dedi. Vatandaş
için uzun boylu hırsızın
söylediklerinin bir önemi yoktu. Birazdan patlayacak silahın
sesi ile eşinin
tatlı uykusundan uyanacağını düşündü.
Silah tam ateş
alacakken aksi yönde, yatak odasından
hanımının sesini duydu:
''Yapma!
Bana tecavüz edemezsin!''
Vatandaş
şok
yaşıyordu!
Ne yapacağını bilemedi.. Birisi eşine
tecavüze mi yeltenmişti? Yoksa hanımı rüya mı görüyordu? Eğer
tehlike varsa ne yapacaktı vatandaş? Tek mermi ile ne yapilabilirdi?
Mücevher
kutusunu ''ihtiyaç sahibine vereceğim''
diyen hırsıza
mi
ateş
etmeliydi?
Yoksa
içeride namusuna göz diken namussuza mı sıkmalıydı?
Hırsızla
göz göze geldiğinde
uzun adam ''git o haini gebert!'' dedi.
Vatandaş
ikilem arasındaydı ama ayakları vücudunu geri çevirdi. Yatak odasına
doğru
koşmaya
başladı vatandaş.
Bu sırada
hırsız
pencereye merdiveni dayamış,
kendi kendine inmeye ve kaçmaya başlamıştı.
Tuvalete
giderken 5 saniye süren koridor, o an vatandaşa
uzun bir yol gibi geldi. Koştukça
koştu.
Ciğerleri
patlarcasına
koşarak,
bir an önce eşini
tehlikeden uzaklaştırmak
istiyordu. Yatak odasının
kapısının
altından ışık
sızıyordu.
Oysa gece lambasını kendisi kapatmıştı.
Hızla
koşarken
geldiği
yatak odası kapısını sol eliyle iterken sağ elini de muhtemel tecavüzcüyü vurmak için ileriye doğru
uzattı.
Odanın
kapısı açılırken
önce yerdeki dağılmış
yorgan ve çarşafları gördü. Eşinin
yanı başında
duran uzun bej elbiseli adamı da.. Tetiği
çekmek üzereyken son bir defa yüzünü görmek istedi
tecavüzcünün.. Fakat o da ne?!
Hırsızın
eski ortağı koca burunlu yaşlı adamdı bu!
Merdivenin yerini değiştirdikten
sonra bir şekilde
yatak odasına
girmiş
olmalıydı.
O andan itibaren film koptu. Düşünmeyi
bıraktı vatandaş.
Hırsızın,
mücevher kutusunun bir önemi kalmamıştı.
Tek mermiyi bu adama sıkacaktı.
Sıktı da..
Gördüğü
son şey
namlunun ucundan çıkan
ateşti
vatandaşın.
Gözlerini sımsıkı kapamıştı.
Gözlerini açtığında
kanlı bir manzara göreceğinden
emindi.
Öyle
olmadı.
Gözlerini açtığında
kendini tekrar yatağında
buldu. Gece lambası gün aydınlanmasına
rağmen
yanmaya devam ediyordu. Hanımı yanında
güven içindeydi. Yavaşça
doğrulup
salona geçti. Mücevher kutusu oradaydı.
Pencere kapalıydı ve merdiven yoktu. Hızla
geri dönüp komodin çekmecesini açtı.
Silah da yoktu.
Yerinde
iki seçim pusulası duruyordu. Üzerinde 1 Kasım 2015 yazıyordu.