10 Ağustos’ta
yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi gündem yoğun. Ancak akıllarda halen
seçimlerle ilgili bazı soru işaretleri var. An itibariyle Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın köşke çıkması muhtemel.. Peki başbakan kim olacak? Öngörüm: Ahmet
Davutoğlu
Kendime göre
nedenlerim var. Öncelikle, Tayyip Erdoğan’dan sonra Ak Parti teşkilatında bir
sarsıntı olacak mı? Taht kavgaları başgösterecek mi? Kimler küsecek? Ayrılanlar
olur mu? Bu sorular çoğumuzun aklındaki cevap aranılan sorular. Şunu bilmek
gerekir ki, Tayyip Erdoğan her ne kadar etkili ve yetkili bir cumhurbaşkanlığı
modeli benimseyecek olsa da, parti teşkilatı bambaşka işleyen bir yapıdadır.
Tayyip Erdoğan’ın doğrudan veya dolaylı olarak parti üzerindeki tahakkümü, parti
içinde ve tabanında çatlak seslere neden olacaktır. Bu yüzden yeni bir lider
devşirilmelidir.
İlk akla gelen
isimler arasında 3 aday öne çıkmış gibiydi.. Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş ve
Ahmet Davutoğlu.. Belki biraz da Cemil Çiçek.
Numan Kurtulmuş
beyefendiyi direkt olarak eleyebilirdik, çünkü başbakanın milletvekili olma
şartı vardı ve bu şansı kullanması için genel seçimleri beklemesi gerekirdi. Ahmet
Davutoğlu’nun dışişlerindeki başarısı yadsınamaz. Onu bu görevden almak, yerine
en az onun kadar başarılı olabilecek birisiyle mümkün olurdu. Bu yüzden, inanıyorum
ki Numan Kurtulmuş’a bu söz verildi. Yani ‘’kendini yıpratacak beyanatlardan
uzak dur, milletvekili seçimlerinde teşkilatın başına geç’’ denildi. Ahmet
Davutoğlu bir nevi nöbetçi başbakan konumunda olacaktı. Ancak burada iki
siyasetçinin de zaman içerisindeki performanslarına bağlı bir durum söz konusu.
Eğer Numan Kurtulmuş, halk nezdinde yeterli karizma ve iltifata mazhar olmazsa,
Ahmet Davutoğlu ile devam edilecek.. Yoksa Has Parti birleşiminden önce Tayyip
Erdoğan’ın Numan Bey’e söz verdiği gibi, Kurtulmuş 2015 başbakanı olacak..
Bülent Arınç, bence
peygamber ahlakı ile şekillenmiş, kusursuz bir siyasetçi.. Ne varki egosu
müthiş derecede yüksek. Başbakan Tayyip Erdoğan ile olan anlaşmazlıkları, onun
da adaylık listesinden kolay silinmesine sebep oldu. En son Lice’deki bayrak
indirme hadisesinde askeri överken, ardından grup toplantısında başbakan askeri
yerden yere vuruyordu. Hükümet kanadından iki ayrı açıklama, pusuda bekleyen
muhalefetin eline de koz verdi. Ak partide hürmet edilen birisi olmasına rağmen,
başbakan Erdoğan ile çatışma potansiyeli, aranılan başbakan kriterlerine
uymadı.
Kala kala
elimizde Ahmet Davutoğlu kalıyor ama her ne kadar onun donanımları başbakanlığa
uygun olsa da; gerek halk, gerekse uluslararası düzeyde karizma sorunu var.
Devlet
liderlerinin parmakla çağırdığı adam olarak anılmak üzücü:
ve
gibi...
Tabi muhalefet
durur mu? Elbette fırsatçılığını konuşturacaktı:
Velhasıl, Davutoğlu’nun
yerin dibine sokulan karizmasını kurtarmak gerekiyordu.
23 Nisan 2014
tarihinde, 1915 sözde ermeni soykırımının 100.yıl dönümüne 1 yıl kala başbakan
Tayyip Erdoğan cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atarak, Ermeniler için taziye
içeren bir konuşma yaptı. Ermeniler bu gelişmeye çok sevindiğinden olsa gerek, dünya
kamuoyunun gözünü Erdoğan’a çevirdi.
Artık tüm dünya, bunun
heyecan verici bir gelişme olduğunu düşünüyor ve ayrıca bunu müthiş bir
diplomatik başarı olarak nitelendiriyordu. İç siyaset çalkalanırken, uluslararası
lobiler gayet memnun olmuş, Erdoğan’a övgüler yağdırıyordu. Tam bu sırada
başbakanlıktan bir bilgi sızdırıldı.. Meğer bu konuşma metnini Ahmet Davutoğlu
hazırlamamış mıymış?
Davutoğlu’nun
yıldızı, başbakanın sesinin kısık olduğu zaman konuşmasını yaptığı, kendi seçim
bölgesi de olan Konya’da daha da parladı. Ulusal medya, bu görevlendirmenin bir
halef-selef ilişkisini doğurabileceğinden bahsetti. Davutoğlu’nun adı, artık
her mecrada yükselmeye başladı. Sosyal medyada ortadoğu temalı mesajları
yayınlanmaya başladı. Irak başbakanı Nuri el Maliki, ülkede terör estiren ve
durdurulamayan IŞİD örgütü ile mücadele için ABD’den yardım isterken, aynı anda
Davutoğlu adına açılmış facebook gruplarında şöyle resimler paylaşılıyordu:
Aylardır Irak’ta operasyonlar düzenleyen Irak-Şam İslam Devleti adındaki IŞİD örgütü, Irak’ta önce Türk şoförleri kaçırdıkları daha sonra konsolosluk bastığı haberleri yayılmaya başladı. Nedensiz bir şekilde, IŞİD tarihinde ilk defa diplomatik bir eyleme imza attı.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül bu süre zarfında sessizliğini korurken, Başbakan Erdoğan mealen ‘’arkadaşlarımdan
gerekli bilgiyi alacağım’’ diyerek cevabı geçiştirdi. Tüm gözler tekrar
Davutoğlu’na çevrildi. Yıldızı parlayan dışişleri bakanımız o sırada New York’ta
temaslar düzenliyordu. Geziyi yarıda kesip ülkeye döndü ve şöyle bir açıklama
yaptı:
Türkiye Kerkük ve
Musul’a girerse, oraların fatihi Davutoğlu olacaktır. Kıbrıs gibi bir adadaki
harekat neticesinde iktidar olan sol parti DSP’yi düşünürsek, ortadoğudaki
türkmen kardeşlerimizi kurtaran kahramanın başbakanın halefi olması muhtemel
değil mi?
Bütün bunlar niyet okuma gibi geliyorsa meseleye popüler kültürden yaklaşalım:
Kurtlar vadisi belki kimilerinize çizgi film ayarında geliyor olabilir ama aslında bundan çok daha fazlası..
Yıllar önce ''Kurtlar Vadisi Terör'' dizisi yayından kalktığı gün, kitleler üzerinde etkili olduğundan, DERLER Kİ dizinin istikameti Genel Kurmay idaresine girmiştir. Zaman içinde de İstihbarat devralır. Hükümetin kitlesel iletişim aracı gibi çalışır. Hatta öyle ki, ''kürt açılımı''ndan rahatsız olan senaristlerin ayrılma sebebi de budur.
KVP milletin anlayamadığı bazı meseleleri filme alarak, herkes tarafından anlaşılmasını kolaylaştırır, bu arada hükümet politikalarının doğruluğunu milli kahraman Polat Alemdar nezdinde haklı göstermeye çalışır. Böylelikle KVP izleyicisi hem geçmiş, hem gelecek olayların birer izdüşümünü seyretmiş olur.
Yıllar önce ''Kurtlar Vadisi Terör'' dizisi yayından kalktığı gün, kitleler üzerinde etkili olduğundan, DERLER Kİ dizinin istikameti Genel Kurmay idaresine girmiştir. Zaman içinde de İstihbarat devralır. Hükümetin kitlesel iletişim aracı gibi çalışır. Hatta öyle ki, ''kürt açılımı''ndan rahatsız olan senaristlerin ayrılma sebebi de budur.
KVP milletin anlayamadığı bazı meseleleri filme alarak, herkes tarafından anlaşılmasını kolaylaştırır, bu arada hükümet politikalarının doğruluğunu milli kahraman Polat Alemdar nezdinde haklı göstermeye çalışır. Böylelikle KVP izleyicisi hem geçmiş, hem gelecek olayların birer izdüşümünü seyretmiş olur.
Yine KVP izleyicileri iyi bileceklerdir ki, ''Hoca'' lakaplı İhtiyarlar Heyeti üyesi, gerçekte Ahmet Davutoğlu'nu temsil eder. Ve son bölümde Polat Alemdar, İhtiyarlar Heyeti'ndeki eksik üyeler tamamlanana kadar, heyetin başkanlık koltuğuna Hoca'nın oturması gerektiğini söyler. Yani devlet nezdinde Davutoğlu'na geçici başbakanlık (N.Kurtulmuş'un vaziyetine göre kalıcı) teklif edilmiştir.
KVP ilişkisini abarttığımı düşünüyorsanız şunu yapın. Facebook arama kutucuğuna Ahmet Davutoğlu yazın. 3 popüler sayfa ile karşılaşırsınız. İlki wikipedia kaynaklı resmi bir sayfadır. İkincisi yukarıda paylaştığım ortadoğu fatihi temalı resimleri paylaşan fan grubudur. Üçüncüsü de şudur:
Siyah Sancak tanıdık geldi mi :)
Allah hepimiz için en hayırlısını versin.
Allah hepimiz için en hayırlısını versin.