RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

10 Kasım 2014 Pazartesi

Üç Sağır Bir Dilsiz

Vaktiyle fakir bir keçi çobanı varmış. Hergün keçileri, otlamaları için köyü gören bir tepeye götürürmüş. Sağırmış, kulağı duymazmış ama bunu çok da dert etmezmiş kendisine. Bir gün karısı yiyecek çıkınını vermeyi unutmuş. Çocukları da varmış, hatta böyle unuttuğu zaman çocukları ile gönderirmiş yiyecek çıkınını ama bu kez göndermemiş

Merak edip, “bari ben eve gidip çıkınımı alayım” diye düşünmüş çoban. “Burada akşama kadar bir şey yemeden duramam.

O sırada, tepenin yamacında ot kesen bir adam görmüş. Yanına giderek şöyledemiş: 

-Kardeş, şu keçilere bir zahmet göz kulak ol da dağılmasınlar. Benim aptal kadın öğle yemeğimi koymayı unutmuş; onun için köye inmem lazım.

Ama gel gör ki ot kesen adamın da kulakları işitmiyormuş. Çobanın dediklerini tamamen yanlış anlamış ve şöyle cevap vermiş:

- Hayvanlarım için kestiğim otları neden sana verecekmişim? Evde bir ineğim birde koyunum var; onlara yiyecek götürmek için bir sürü yol tepiyorum. Beni rahat bırak, senin gibilerle alış verişim olmaz.” Demiş ve kabaca gülerek elini sallamış.

Keçi çobanı, adamın dediklerini işitmemiş ve şöyle demiş: 

- Razı olduğun için sağ ol değerli dostum. Merak etme, hemen dönerim. Sayende içim rahat olacak.

Köye koşup küçük barakasına gittiğinde karısının hasta olduğunu görmüş.Komşunun karısı da ona refakat ediyormuş. Yiyecek çıkınını alıp hemen tepeye koşmuş. Keçileri dikkatlice saymış, hepsi oradaymış.

Diğer adam hala ot biçiyormuş. Çoban düşünmüş:

- Ne güvenilir bir insan! Hayvanlarıma göz kulak olmuş, teşekkür bile beklemiyor! Şu topal keçiyi ona vereyim. Akşam ailesiyle beraber pişirip yesinler.

Böylece, küçük topal keçiyi sırtlayıp bayır aşağı inerken seslenmiş: 

- Hey kardeş, keçilerime baktığın için sana bir hediye getirdim. Akşama bununla güzel bir yahni yaparsın. Zaten kesecektim, bak bir ayağı zaten topal.

Fakat diğeri onun dediklerini işitmemiş ve öfkeyle bağırmış: 

- Seni rezil çoban! Sen gittiğinden beri burada ot biçiyorum. Senin melun keçinin kırılan ayağından ben mi sorumluyum? Ben burada kendi işimle uğraşıyordum, keçinin ayağının nasıl kırıldığından haberim yok! Defol git yoksa patlatırım bir tane!

Çoban, adamın yüzündeki öfkeli ifadeye şaşırdıysa da söylediklerini duyamamış. 

Çoban ot biçen adamın hiddetini anlayamayınca etrafa bakınmış. Az ileride bir atlı görmüş. Hemen koşup atlıya seslenmiş:

- Beyim, kurban olayım, bu adamın ne konuştuğunu bana bir söyle. Ben sağırım. Bu keçiyi ona hediye etmeme niye bu kadar kızdı anlayamadım.

Hem çoban hem de ot biçen adam, bağırarak yolcuya bir şeyler anlatmaya başlamışlar.Yolcu tedirgin gözlerle atından usulca inmiş. Meğer bu atlı da, meşhur bir at hırsızıymış ve o da duvar gibi sağırmış. At hırsızı sağır aslında kaybolmuş ve adamlara yol sormak istemiş. 

Fakat yüzlerindeki tehditkâr ifadeyi görünce atından inip şöyle demiş: 

- Evet kardeşler atı çaldım ama size ait olduğunu bilmiyordum. Lütfen beni bağışlayın, şeytana uyup düşünmeden hareket ettim.

Ot biçen adam, “Keçinin ayağının sakatlanmasıyla bir ilgim yok!” diye haykırıyormuş.

Çoban, “Hediyemi niçin kabul etmediğini söylesin. Yalnızca yardımına teşekkür etmek istiyorum” diyormuş.

Hırsız, “Atı çaldığımı itiraf ediyorum. Ancak ben sağırım, atın hanginize ait olduğunu duyamıyorum” demiş.

Üç sağır birbirlerine böyle bağırıp dururlarken o sırada, toprak yoldan köye doğru yürümekte olan yaşlı bir derviş görmüşler. 

Ot biçen adam yanına koşup hırkasına yapışmış dervişin, 

- Muhterem derviş! ben sağır bir adamım, bunların söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum. Kimin ne için bağırdığını bilgeliğinle açıkla!”  demiş.

Sormuşlar sormasına da, hikaye bu ya, derviş de dilsizmiş. Derviş şikayetleri dinledikten sonra, artık susmuş olan üç sağırın yüzlerine dikkatle bakmış.

Önce birine, sonra diğerine öyle uzun bakmış ki, üç sağır rahatsız olmaya başlamışlar. Derviş siyah gözlerini tek tek sağırların gözlerine dikmiş, durumun iç yüzü ile ilgili bir ipucu arıyormuş. 

Fakat diğerleri cehaletin verdiği bir hisle, dervişin onlara büyü yapacağından veya iradelerini ele geçireceğinden korkmuş. Hırsız birden bire atının üstüne sıçramış ve dört nala kaçmış. Çoban, hayvanlarını toparlayıp tepenin daha yukarılarına doğru çıkmış. Ot biçen adam ise gözlerini kaçırarak otları bir çuvala doldurup yüklenmiş ve evinin yolunu tutmuş.

Derviş yoluna devam ederken içinden şöyle demiş:

“Ya Rabbi! Söz bazen öyle faydasız oluyor ki, insana hiç verilmese de olurmuş...”

1 Kasım 2014 Cumartesi

Hannibal Monteleri

Türkiye'nin en büyük Hannibal hayran sitesi olarak kurduğumuz hannibaltr.com için amatör olarak kurguladığım monteler. Her daim güncellenecektir.

ÖNEMLİ UYARI: Sayfanızın alt tarafında kendiliğinden başlayan blog müziklerini durdurmanızı öneriyorum.

Yeşilçamın Efsane Sorgu Sahnesi


Kayınço


Hannibal ve Clarice 'in Şok Ses Kaydı


Herkes Öldürür Sevdiğini


Will Graham 'in İç Sesi


Yok Artık Ebesinin Bryan


Umudumuz Hannibal




extralar:


Hannibal Dizisi (Analiz)


NEDEN GEYİK?

Dizimizde bir türlü yakalanamayan Chesapeake Ripper'in her cinayetinde Will'in eşsiz zihninde bir imge canlanır. Bu siyah bir geyik figürüdür. Will'in Chesapeake Ripper'in aslında Dr.Lecter olduğunu anlaması ile bu figür Dr.Lecter ile ilgili her cinayet sahnesinde görülmeye başlanır. Peki neden bir geyik? Neden bir kaplan, kurt veya ayı gibi daha ürkütücü ve yırtıcı bir hayvan değil? İşte burada teorimi paylaşmak istiyorum.


Cinayet çözümlemelerinde Dr.Lecter başta olmak üzere, diğer kriminal uzmanları efsanelerden katil profiline ulaşmaya çalışıyor. Çoğu zaman kelt, yunan veya asya efsanelerinden örnekler sunulan çalışmalarda katilin düşünce yapısı çözülmeye çalışılır. Aynı yöntemi deneyecek olursak; geyik figürü yunan mitolojisinde karşımıza çıkıyor. İsmi de Kyreneia Geyiği..

Kyreneia Geyiği

Yaydan çıkan oktan hızlı olduğu söylenen geyik, av tanrısı tanrıça Artemis 'in koruduğu sihirli bir hayvandır. Efsaneye göre Herkül'e verilen 12 görevden 3.sü geyiği canlı yakalamaktır. Herkül, uzun bir kovalamacanın ardından geyiği yorar. Hayvan bir su pınarı başında dinlenirken, kaçmak hiçbir gücü kalmadığı bir anda Herkül onu okla yaralayarak yakalar. Faniler arasında efsanevi bir avcı olan Aktaion, bunu dalga mevzusu yapınca tanrıça Artemis onu bir geyik haline dönüştürür ve Aktaion 'un 50 köpeğini üzerine saldırtarak onu parçalatır.

Dizideki geyik metaforu, herkül ile Kyreneia Geyiği arasındaki kovalamaca, Will ile Chesapeake Ripper arasındaki kedi fare oyununu hatırlatır. Herkül, kutsal geyiği okla yaralamış ve ancak bu şekilde yakalamıştı. Hatırlayacağınız gibi Will Graham, Kızıl Ejder filminde Dr.Lecter 'i oklarla ağır yaralıyor ve ancak o şekilde yakalıyordu. Dizideki köpek bolluğu da ayrı bir benzetme konusu Wink

Ancak burada şöyle bir problem vardı: Herkül'e verilen 3. görev diğer ikisini başardığı için daha zorlu olması gerekiyordu. Sihirli bir hayvanı yenmekten öte, Herkül'ün tanrıça Artemis'in gazabını üzerine çekmesi hedefleniyordu. Herkül geyiği yakalayınca tanrıça Artemis'e onu geri getireceğine dair söz verdi. Öte yandan kral'ın 3.görevi hayvanı canlı yakalayıp getirmekti. Herkül hayvanı yakalayıp kralın önüne kadar getirip boynundaki bağdan kurtardı. Efsanevi hızıyla büyüleyen geyik bir anda kaçıp Artemis'e geri döndü. Herkül kralın adamlarının yeterince hızlı olamadığını ancak kendisinin görevi başarıyla tamamladığını söyleyerek, hem krala hem Artemis'e verdiği sözü yerine getirmiş oldu. Öyleyse Will'in Dr.Lecter'i yakalayacağını ancak Dr.Du Maurier 'dan dolayı bir şekilde geri bırakmak zorunda kalacağını tahmin ediyorum. Çünkü efsanedeki alegori aynen diziye yansıtılıyor.

Buraya kadar anlaşılır olmadıysa özet geçmek istiyorum. Burada metafor bileşenleri şu şekilde:

Jack Crawford = Kral (12 görevi veren)
Will = Herkül
Chesapeake Ripper (Dr.Lecter) = Kyreneia Geyiği
Dr. Bedelia Du Maurier (Hannibal'ın psikiyatristi)= Artemis
Abel Gideon = Aktaion

GEYİKTEN SONRA NE VAR?

Önümüzdeki sezon elimizdeki elemanları kullanıp denklemi çözmeye çalışalım:

Will = Herkül ise, Kyreneia Geyiği'nden sonraki görevine, yani 4. görevine baktım. Karşımızda ''Erymanthian Domuzu'' çıktı. İşte size yeni figürümüz.. 

Ancak hikayenin bunu desteklemesi lazımdı.

Öncelikle bilmeniz gereken 3.sezon italyan mutfağından..


Ne büyük bir tesadüftür ki domuz etinin dünya mutfağında en çok kullanılan yeri de İtalyan mutfağı!

Erymanthian 'ın mitteki yerine geleceğiz ama önce şu hayvan neye benziyor bir bakalım:


Etli butlu bişeymiş :)

Dikkat ettiniz mi? Orjini neresiymiş?

Daha dikkatli bakmaya ne dersiniz?



Hannibal fanlarının yakından bildiği bir şehir: Floransa!

Bak sen işler iyice ilginçleşiyor..

Şimdi domuzun hikayesine dönelim:

Herkül'e gıcık giden kral habire ona imkansız görevler vermekte, Herkül ise aklı ve kuvveti sayesinde ''buyur müdür başka bi isteğin var mı?'' şeklinde cevaplar vermektedir. Nitekim Kyreneia Geyiğini ayağına koyduktan sonra kral daha da hiddetlenir ve bir imkansız görev daha verir: Erymanthian Yaban Domuzu tıpkı Kyreneia Geyiği gibi canlı getirilecektir. Kyreneia Geyiğini kaçıran kral bu defa tedbirli olacak ve bir kafes hazırlatacaktır.

Erymanthian dağının yamacındaki köylerde dehşet saçan ve insanlara zarar veren yaban domuzu elbette bir tanrıça tarafından korunan bir canavardır. Kyreneia Geyiği'nin sahibi Artemis iken, bu defa Erymanthian Yaban domuzunun sahibi Hera'dır.

Herkül Erymanthian Dağı eteklerindeki aslen bir sentör (yarı insan yarı at) olan dostu Pholus'u ziyaret eder. Muhabbetin dibine vuran sentör ve Herkül, sihirli bir şarap yüzünden sarhoş olurlar. Şarabın kokusunu alan sentörler bulundukları mağaraya akın eder ve şaraptan sarhoş olurlar. Şişede durduğu gibi durmayan şarap, sentörleri birbirine düşürür ve ölümcül hayvan/insanlar birbirine girmeye başlar. Kaos o kadar büyür ki insanların zarar görme riski vardır. Herkül bu tehlikeyi gördüğü ve insanları koruması gerektiği için Hidra kanı içeren zehirli oklarını sentörlere karşı kullanmak zorunda kalır. O kadar çok sentör ölür ki, Herkül'ün eğitmeni ölümsüz Chiron bile okun verdiği acıya dayanamayarak tanrılardan ölümlü olmayı ve ölmeyi diler.

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olan Herkül, dostları ve eğitmenini kaybetmenin siniriyle domuzu karlı bir alana sürükleyip yakalar. Doğruca krala götürüp teslim eder ve kral Kyreneia hadisesi tekrar yaşanmaması için onu kafese koyar. Böylece 4. görev de başarılı bir biçimde son bulur.

Erymanthian olarak bilinen Mora yarımadasının, 4.yüzyıldan Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar İtalyanlara ait olduğunu hatırlatalım.
Böylece mitolojideki yaratığın yaşadığı yer ile italyan mutfağını bağdaştırabildik. Peki ya diğer karakterler?

Erymanthian domuzu bir tanrıça tarafından korunmakta. Hannibal 'ın hikayesinde ''tanrıça'' ve ''korunmak'' kelimesini yanyana koyduğumuzda karşımızda tek isim var: Lady Murasaki
Yani metafordaki karşılığı Hera.. Hera 'nın simgesi yunan mitinde tavuskuşudur. Tesadüfe bakın ki ''murasaki'' japonca "mor, menekşe" anlamında kullanıldığı gibi ''tavuskuşu'' anlamındadır ayrıca.. Nitekim Lady'miz de görüntü itibariyle elindeki yelpaze ile tavuskuşu gibidir adeta.. 


15.yüzyılda Sandro Boticelli adındaki bir ressam, İtalyanın ünlü hanedanı Pazzi (Medici) ailesinin iktidar mücadelesinin sonunda barışı simgeleyen bir tablo çizer. Adı ''Pallas and the Centaur''dur.

Buradan Pazzi ailesinin sentörlerle bağını kurabiliriz. Bildiğiniz gibi 3.sezonda kesin oynayacaklar listesinde ünlü italyan dedektifimiz Rinaldo Pazzi var.


Hannibal'ın başına konan paraya göz diken Pazzi ailesine mensup dedektif, Hannibal sinema versiyonunda bağırsakları dökülecek şekilde balkonda öldürülür. Onu öldüren elbette sayko doktorumuz Hannibal Lecter 'dır. Parmak izini bile zor temin eden Pazzi 'nin Hannibal ile olan ilk temasının hemen ardından bakarsanız, arka planda Erymanthian Domuzunu görebilirsiniz:


Böylece denklemin bir parçası da tamamlanmış oluyor. Herkül 'ün domuzu yakalamadan önce uğradığı sentör Pholus, elbette Rinaldo Pazzi 'den başkası değil..

Sentör'lerin, hikayedeki karşılığı Hannibal'ı para için yakalamak isteyenlerse, Bryan Fuller 'in de bahsettiği kelle avcıları hikayesini görmek hiç de zor değil. Öldürülen bütün sentörler, aslında Hannibal 'ı yakalamaya çalışan kelle avcıları/katiller.

Ne dersiniz? Ölümsüz olmak isteyen Francis Dolarhyde da, ölümsüz olan sentör Chiron olabilir mi? Böylece hikayeye Francis'i de dahil etmiş oluyorlar senaristler. ''Kitaptaki karakterler olacak ama kitabın kurgusundan farklı olacak'' deyimini böyle anlayabilir miyiz? Neyse fazla zorlamayalım.

Asıl mesele önceki sezonda geyik figürü ile anlatılan Hannibal'ın şeytani zekasının, bu defa yaban domuzu ile anlatılacak olması bence..

Kyreneia geyiğinden ders alan kral (yani Jack Crawford), Erymanthian Domuzunu alır almaz onu bir kafese koyar. Bryan Fuller 'in ''sezon sonunda Hannibal'ı hapiste göreceğimizi'' söylemesi bir tesadüf mü sizce?

Haaa unutmadan.. Elbette Mason Verger da dizinin gelecek sezonunda intikam peşinde koşacak. Onun da yüzünün hangi hayvan türü tarafından yenildiğini söylemiyorum bile..

Eğer yamulmuyorsam, bu sezonda bol bol domuz figürleri göreceğiz. Hadi bakalım..
koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan