Yüzlerinden nur akan mücahitler.. |
Hal böyleyken, Amerika ‘nın Deaş’ı vurma söylemleri, İngiltere’nin (sözde) İslami terör eylemlerinin tamamını El-Kaide diye tanımlaması garip değil midir? İngiltere Daeş’le mücadelede neden aktif değildir? Veya süper güç Amerika, El-Kaide gibi toplamda en fazla 3000 kişilik bir örgütü toprakları bilfiil işgal ettiği halde on yıllardır bitiremez? Çünkü ağaca balta vururlar ama balta: ‘’sapı benden’’ der..
Bu iki devletin kafamda canlandırdığı imgeler de birbirinden tamamen farklı:
Amerika renklidir. Mavi ve kırmızılı bayrağını yıldızlar süsler. Tarihi kısa olduğundan, sahte kahramanlık hikayeleri pompalayarak, halkına ve askerine milliyetçilik pompalamak zorunda hisseder kendini. Ancak İngiltere gotik gridir. Tekdüze bayrak stili gibi, hayat da tekdüze ilerler İngiltere’de. Tarihinden aldığı güçle, Yahudilerden sonra kendilerini seçkin ırk olarak gören ikinci millettir. Dolayısıyla milliyetçilik gazına ihtiyaçları yoktur.
Amerika sanatta görselliğe önem verir. Sinemada en civcivli görsel efektler, fantastik öğelerle süslü bilim kurgu ve komedi filmleri ağırlıktadır. Müzik piyasasında da en hareketli rol model pop şarkıcıları üretir. (Britney Spears, Justin Timberlake vs.) İngiltere için sanat içeriktir. Sinema yöntemleri daha çok dram, psikoloji ve tarih üzerinedir. Müzikte Eric Clapton, Sting, Adele gibi İngiliz müzisyenleri ön plana çıkarır.
70 ‘lerin başında hayatımıza giren punkçılık, yani umursamazlık, sonrasızlık; ingiltere’de doğmasına rağmen Amerikan alt halk tabakasının bugününü yansıtır. İngiltere’de durum tersidir.
Amerika’da trafik sağdan, İngiltere’de soldan akar.
Amerika nikah masasında ‘’evlenmeyi kabul ediyor musunuz?’’ sorusuna ‘’hayır’’ diyerek gülümserken, İngiltere nikah defterini kapatıp ‘’espri yaptım’’ diyen damat adayına ‘’espriyi başkasına yaparsın’’ ciddiyetindeki nikah memurudur.
Yazık lan adama :)
İngiltere’den Amerika topraklarına göçler baş göstermeye başladığında, iki tip İngiliz Amerikan topraklarında koloni kurmaya başladı. Birincisi yoksullardı. Emperyalizm ve aristokrasi altında ezilmiş, fakirlikten göç etmek zorunda kalmış İngilizlerdi. İkincisi nispeten daha iyi durumda olsalar bile, kilisenin dini baskıları altında kendini dinen özgür hissetmeyen püritenlerdi. Dolayısıyla göç edenler, kurdukları yeni ülkede alabildiğine zengin, alabildiğine özgür (Protestan) olmak için mücadele ettiler.
İşte bu mücadeleye ‘’Amerikan iç (bağımsızlık) savaşı’’ diyoruz.
Bu savaşta her ne kadar çeşitli ırktan savaşanlar olduysa da, genel itibariyle bu savaş Amerikan-İngiliz savaşı olarak kabul edilir.
***
Marvel ve DC evrenlerini bilir misiniz? Marvel renkli, DC karanlık temalarla çıkarlar genelde. Örneğin, örümcek adam güneşli havada binadan binaya ‘’wuhuuuu’’ diyerek atlarken, Batman yağmurlu havada binada tüner. Örümcek adam en zor durumda bile espri yapabiliyorken, kara şovalye ketumluğunu korur.
Not: ABD’nin başkenti Washington ‘un sonunda DC yazar. Benzetmeye ters gibi görünse de anlamı itibariyle aslında destekler. Çünkü DC’nin açılımı ‘’District of Capital’’ olarak bilinir ve Birleşik Devletleri oluşturan hiçbir eyalet bölgesine bağlı değil, başlı başına bir şehirdir –ki şehre adını veren George Washington da bir ingilizdir.Amerikan film endüstrisi Hollywood, her ne kadar ticari kuruluşlar birliği olsa da, tüm dünya insanlığı için bazı şeylerin bilinçaltı ön hazırlığı yaptığı bilinir. Bunlardan en bilinen örneği, ikiz kuleler saldırısıdır. Hollywood, Amerikan tarihinin en kanlı terör eylemi olarak kabul edilen 9/11 saldırısını –daha saldırı gerçekleşmeden- yıllar içinde defalarca filmlerinde işlemiş ve Afganistan, Irak işgallerine meşruiyet sağlamak için algı mühendisliği yapmıştır.
En bariz örneği Fight Club'takiydi benim için.. |
Iron Man vs Captain America |
Superman vs Batman |
Marvel ve DC evrenleri de –tesadüfen- aynı tema ile yeni bir macera arayışına girdiler bu sene. Hem Marvel hem DC fantastik evreninde, kahramanlar bu yıl birbirleri ile savaşacak. Marvel ‘de Kaptan Amerika Demir Adam’la, Batman ise Superman ‘le kapışacak. Aynı tarafta olmalarına rağmen, yöntemleri ters düştüğünde birbirine giren süper kahramanlar, her iki filmin sonunda da ‘’aslında hedefin bir başkası olduğu’’ temasıyla tekrar bir araya gelecekler. Yani göstermelik bir mücadeleden sonra ‘’biz neden savaşıyoruz kardeşim? Aslında aynı tarafta değil miyiz? Asıl düşman falanca’’ diyip, kaostan düzen yaratacaklar.
Yukarıda anlatılanlar ışığında, biraz da siyaseti takip ediyorsanız; Amerika ve İngiltere arasındaki restleşmeleri farklı analiz edebilirsiniz. Marvel ve DC evrenlerinin bizi hazırladığı yalan rekabet, asıl düşmanın aslında başkası olduğu fikri altında birleşen emperyallerle son bulacak. Aynı hedef için çarpışan hristiyan kardeşler, ‘’asıl düşmanımız İslam’’ fikri altında birleşmek için bu ön provayı yapmak zorundalar yani..
Marvel evrenindeki savaş Türkiye’de ‘’kahramanların savaşı’’ olarak gelse de, gerçek adı ‘’Civil War’’. İroniye bakar mısınız Amerikan İç Savaşı yani..
İnandırıcı gelmediyse şuna da bakın:
Amerikan iç savaşında İngilizler ‘’the red coats’’ adı verilen bir üniforma giyerlerdi.
Amerikan halk kahramanı Paul Revere’ e atfedilen, Amerikan kurtuluş savaşını anlatan ‘’The Midnight Ride’’ olarak bilinen bir şiir vardır. Revere, geceyarısı İngilizler saldırdığına Amerikan askerine ‘’The British are coming!’’ diye bağırarak sokakları arşınlamasıyla biliniyor. ‘’The British are coming!’’ iç savaşı simgeleyen bir slogan olarak tarihe geçiyor. Pelerin gibi görünen uzun ‘’the red coats’’ giyen İngilizler saldırdığında asker ‘’The British are coming!’’ diye uyarıldığından gece zaferle neticeleniyor. Revere’in at üstündeki heykeli halen Boston’da bağırır halde durmaktadır.
Lex Luthor ‘un ‘’Red Capes are coming!’’ dediği sahne, aslında Amerikalılar için hiç de yabancı olmayan iç savaş tarihini anlatan bir kültürden alıntıdır.
Ne dersiniz? Yakında bir Amerikan – İngiliz savaş şovuyla karşılaşır mıyız?
BONUS: CREED filminden bir sahne..