RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

31 Ocak 2016 Pazar

Taş-Kağıt-Makas

Taş-Kağıt-Makas oyunu ikinci dünya savaşı zamanında ortaya çıkmış, bir grup arasında karar vermekte güçlük olduğunda başvurulan basit bir yöntemdir.


Her ne kadar bir oyun olsa da, aslında bu el hareketleri bir alegoriden ibarettir. 


Taş: Komunist Sovyetler diktatörü Stalin'in yumruğunu temsil eder. 
Kağıt: Nazi Almanya'sının diktatörü Hitler'in klasikleşen selamıdır.

Makas: Sömürgeci İngiltere'nin savaş bakanı Churchill'in zafer işaretidir. 

3'ün 2'li kombinasyonu, oyunu iki kişi oynuyorsa size %50 kazanma şansı verir. Taş, makası ezer. Kağıt, taşı kaplar. Makas, kağıdı böler. Üçe kadar sayılır ve elinizin en son yaptığı hareket sizin hamlenizi belirler. Aynı hareketler, beraberlik anlamındadır. Beraberlik bozulana dek oyuna devam edilir. El hareketiniz ne olursa olsun, aynı olmadığı müddetçe bir kazanan ve bir kaybeden olacaktır. Anlaşmazlık olan durumlarda, yazı-tura veya kısa çöp çekme oyunlarından sonra, ikili mücadelede eleme yöntemi ile seçiçi olana karar verilebilen klasikleşen bir oyundur. 

Ancak bir istisna ile.. Oyun 3 kişi ile oynanırsa, ihtimaller arasında paradoks doğar. Eğer üç oyuncu, 3'e kadar saydıktan sonra her biri farklı bir el hareketi ile tamamlarsa, oyuncular birbirini yenmelerine rağmen ortaya sonsuz bir döngü çıkar. 

...Taş, makası ezer. 
Kağıt, taşı kaplar. 
Makas, kağıdı böler. 
Taş, makası ezer. 
Kağıt, taşı kaplar. 
Makas, kağıdı böler.... 

Dünyanın en adil karar verme oyunu, bir kararsızlık döngüsüne girer. 

Ben dünyadaki tüm makro modellerin, birer mikro modellemesi olduğuna da inanırım. Global sistemlerin izdüşümleri, ülkelerde, şehirlerde hayat bulur. 

İkinci dünya savaşından sonra oyunlara ilham veren 3 güçlü karakterin, yani Stalin, Hitler ve Churchill'in günümüz siyasetine adapte etmek bu yüzden hiç de zor değil.

Hadi biraz fikir yürütelim: 


Stalin bir asker.. 

Ülkücü bıyığı mı o?
Diktatör denildiğinde ilk akla gelen isimlerin başında geliyor. Bolşevik ihtilali ile siyasete girdi. Ne dersiniz? Bu bana 27 Mayıs darbesi'ni anımsattı. Cemal Gürsel ile Lenin, Stalin ile Alpaslan Türkeş tarihi darbelerde aynı rolü üstlendiler. Ülkücülerin 12 Eylül öncesi el hareketinin bozkurttan daha çok ''sağ yumruk'' olması da ayrı bir benzerlik.. 
* Böylece Stalin ve yumruğunun bugünkü temsili, Milliyetçi Hareket Partisi, yani MHP oluyor. 




Hitler ile devam edelim: 

''Alman milleti zekidir! Alman milleti çalışkandır!''
Başrollerimizin hepsi gibi Hitler de bir askerdi. Siyasete girdiğinde oylarını, dindar olmayan kesimlerden topladı. Parlamento yangınından sonra, Almanya mecburi tek parti rejimine kaldı. Hitler henüz iktidardayken çıkardığı yetki kanunu ile parlamentonun tüm yetkilerini kendi kabinesine devrecekti. Ancak bunun için parlamentoda 3'te 2 çoğunluk gerekiyordu. Hitler ve yandaşları, 80 küsür komunist parlamenteri zaten göz altına almıştı. Parlamento girişleri tutularak sosyal demokratların da içeriye girmesi engellendi. Böylece Hitler, seçilmişlere rağmen iktidarını perçinledi. Tanıdık geldi mi? Cumhuriyet nasıl kuruldu hatırlıyor musunuz? ''Yarın cumhuriyeti kuruyoruz efendiler'' denildikten sonra ilan için mecliste 3'te 2'lik bir çoğunluk gerekiyordu. 300 küsürlük mecliste 156 mebus tarafından bir oldu bittiye getirildi ve meclis azınlığı Cumhuriyeti ilan etti. Hitler Avusturya'da doğmuş Almanya'nın başına geçmiş, Atatürk Bulgaristan'da doğmuş ve Türkiye'nin başına geçmiştir. Hitlerin Yahudilere ile Atatürk'ün kürtlere bakışı ardındaki benzerlikler de ayrı tartışma konuları.. 
* Böylece Hitler ve elinin bugünkü temsili Cumhuriyet Halk Fırkası, yani CHP oluyor. 

Sir Winston Churchill.. 

Her biji serok Elizabeth!
1915 Gelibolu yenilgisine kadar başarılı bir askeri ve siyasi kariyeri vardı. Takıntılı bir şekilde, Çanakkale'den geçilip İstanbul'un alınabileceğine inanıyordu. Türkiye ve İstanbul üzerinde planlar yapıyor ve bir dünya savaşına girmesi için elinden gelen çabayı gösteriyordu. Yahudi olan dönemin Amerikan başkanı ile iyi ilişkiler kurması, ona onursal Amerikan vatandaşlığı da getirdi. Türkiye'yi bölme çabası ve askeri basiretsizliği HDP ile ilgili benzetmede biraz zorlama gibi dursa da, The Troubles zamanında, Britanya'nın İrlanda'nın ihaneti olarak tanımladığı ''irish among us'' tarzında bir deyim geliştirmesi, bunun türkçemize Mustafa Denzili marifetiyle ''içimizdeki irlandalılar'' olarak geçmesi ve aslında aynı toprakta doğan, büyüyen, aynı din ve kültürle yoğrulmuş olmalarına rağmen ayrılıkçı hareketler yapanlar için kullanılmaları onları benzer kılıyor. Winston'un Hıçkırığı tarzında haritalar çizmeleri ve ''victory'' simgesi olan zafer işaretini partisine ve terör örgütüne sembol haline getirmelerinden hiç bahsetmiyorum bak.. 
* Böylece Churchill ve elinin bugünkü temsili Halkların Demokratik Partisi, yani HDP oluyor. 
***

Şu satırları yazdığım sırada Twitter tred topic listesinde ''Bekir Coşkun - Birleşmeliyiz'' diye bir başlık vardı. Normalde takip etmediğim birisi olduğundan acaba ne yazmış diyerek açıp baktım. Gayri ihtiyari gülümsedim. Zira Bekir bey, muhalif her kesimi aynı çatı altında toplanmaya çağırır gibiydi. Yüzde 60 blok fantazisini yeniden canlandırmak ve iktidar karşıtı kim varsa birlikte muhalefet etmek, hatta Gezi ruhu olarak tanımlanan ''isyan'' hareketini başlatmak niyetindeydi. 

Ama Bekir Coşkun unutuyor. 

Taş, makası ezer 
Kağıt, taşı kaplar 
Makas, kağıdı böler 

ama üçünüz bir araya geldiğinizde paradoks doğar.


Siyaseti ilmek ilmek dokuyan, taşla kağıda çizip, dilediği gibi makasla kesen bir terzi karşısında yapabileceğiniz pek bişey de yok aslında..

Bu da başka bir ''terzi''den gelsin: Hadi iyi eğlenceler!


koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan