RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

25 Haziran 2016 Cumartesi

Türkiye'nin Kahramanları - 01

''Her şey Francis Crick Biyomedikal Araştırma Enstitüsü’nde başladı. Tüm dünya Londra’nın merkezindeki bu devasa tesiste, insan türünde doğuştan gelen hastalık ve bozukluklara bilimsel çözümler üretildiğini düşünüyordu. Oysa gerçek, çok daha inanılmazdı''
BÖLÜM 01: KOD ÇÖZÜLDÜ

Kathy Niakan liderliğindeki araştırma ekibinde 14 farklı milletten, alanında deha seviyesinde akademisyenler vardı. Fertilizasyon ve embriyoloji alanında ileri düzey çalışmalarıyla bilinen Niakan, kendi laboratuarına topladığı bu çok değerli bilim insanlarına gülümseyerek bakıyordu. Bilim adamları kendilerinden yaşça küçük olan bu hanımın telefonda iddia ettiklerini duyduklarında ilk uçakla Londra’ya gelmişlerdi. Akademisyenler genetik bilimin bu alandaki ilk insanlı deneyinin sonuçlarını merakla bekliyordu. Çünkü Niakan, olmaz denileni başarmış ve infertilite’ye sebep olan genetik kodu çözümlemişti. Bu tüm dünyada kısırlığın sona erdiği anlamına geliyordu.

Yaklaşık 7 dakika kadar süren sunumdan sonra 14 bilim adamı birbirlerine hayretle bakıyor. Bunun gerçekten kanıtlanıp kanıtlanamayacağını düşünüyordu. Olabilir miydi? 


Kanser alanında uzmanlığı ile bilinen İsveçli Thomas Lindahl gözlüğünü çıkarıp cebindeki mendille tekrar silip projeksiyondaki sonuçlara bir daha baktı. Sonuçlar inanılmazdı. Tekrar dönüp Niakan’a baktığında yüzünde garip bir gülümseme gördü. Bu bilim adamlarındaki gururdan öte, delilik başlangıcındaki birinin gülümsemesi gibiydi. On dakikadır çıt çıkarmayan bilim insanları arasında ilk konuşan Lindahl’dı:

- Kathy bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?

Kathy gözünü masanın üzerindeki üniversite dosyalarından ayırmadan konuştu:

- Hepimiz biliyoruz doktor. Bu bilimsel bir eşiğin başlangıcı..

Söze DNA uzmanı Paul Modrich girdi. Kısık sesini zorlayarak konuştu:

- Kathy az önce dünyadaki tüm hastalıkları daha doğmadan engelleyebileceğimizi bilimsel olarak kanıtladın!

Bilim adamları sadece birbirine bakıyorlardı. Bir konferansta aralıksız 3 saat konuşabilecek bilgi dağarcığına sahip bu insanlar 15 dakikadır bu laboratuarda olan bitene inanamıyor gibiydiler. Nihayet birbirlerinin duyabileceği kadar mesafede yaklaşıp fikir alışverişi yapanlar oldu ama deli gülümsemesi ile projeksiyon makinesinin aydınlattığı Kathy Niakan’a kimse bir şey diyemiyordu.Şok hali olağandan uzun sürmüştü. Kathy Niakan, odadaki diğer bilim adamlarının neden bu kadar sessiz kaldığına anlam veremedi. Her zamanki hanımefendi tarzını bir kenara bırakıp projeksiyonu kapattı ve haykırdı:

- Sizin neyiniz var? Şu anda ne olduğuna dair bir fikriniz vardır sanıyorum!

Niakan’ın aşırı çıkışını normal zamanlarda herkes heyecana bağlayabilirdi ama bu defa ortada gerçekten garip bir durum söz konusuydu. Birkaç bilim adamı birbirleriyle kaş göz işareti yaptıktan sonra ayağa kalkıp çantalarını toparlamaya başladılar. Niakan hayret dolu gözlerle bilim adamlarını seyrediyordu. Japon bilim adamı eğilip selam verdi ve hiç bir şey söylemeden laboratuardan ayrıldı. Birçok bilim adamı sadece özür dileyerek laboratuarı birer birer terk etmeye başladı.

Niakan ne diyeceğini bilemiyordu. Yutkunup sakin olmak istedi. Gözlerini kapatıp araştırma ekibinin yıllar boyunca verdiği gayretleri hatırladı. Doktor olarak ona gelen gözü yaşlı engelli annelerinin çaresizlik içindeki gözleri ona hep güç vermişti. Gözlerini açtığında laboratuar masasında sadece 3 bilim adamı kalmıştı.

Thomas Lindahl tebrik edercesine elini Niakan’a elini uzattı. O sırada Modrich de ayağa kalkmış geliyordu. Diğer akademisyen ellerini masanın üzerinde birleştirmiş oturmaya devam ediyordu.

Lindahl kendisine uzatılan eli avucunun içine alıp öptü. Bir baba şefkatiyle konuşuyordu:

- Kathy ne sıkıntılarla başa çıktığını biliyoruz. Bu başardığın şey gerçekten inanılmaz. Ama.. Ama.. Nasıl desem.. Bazı şeyler bizden büyüktür. Onlarla başa çıkmak, yel değirmenine kılıç çeken Don Kişot yapar bizi..

Niakan gözleri iyiden iyiye açılmış ve gözleri dolmaya başlamıştı. Sinir ile karışık hayret duygularını belli eden mimikler yapabildi sadece. Ardından gelen Modrich masada oturan üçüncü bilim adamına baktıktan sonra Niakan’a döndü. Onun da sesi tıpkı meslektaşı gibiydi:

- Kathy kanser sadece senin mücadele ettiğin bir şey değil. Kayıplarını biliyoruz ve bunun için yaptığın şey de mükemmel ama..

Niakan elini avucunun içinde tutan Lindahl’a hışımla bakarak:

- Tüm bunlar bu yüzden değil mi? Kanser tüm dünyada büyük bir pazar! Siz nasıl bilim adamlarısınız?

İki bilim adamı birbirine çaresiz gözlerle birbirine bakıp yavaş adımlarla laboratuarı terk etti. Niakan’ın beklediği bu değildi. Nobel ödül töreninin bir ön provası olacaktı bu. Herkes onu alkışlarken o mikrofonda gururla kanser yüzünden kaybettiklerini anacaktı. İki elini masanın üzerine sertçe vurup ‘’Aaah!’’ diye bağırabildi. Başını masaya eğdiğinde siyah kıvırcık saçları gözlerinin önünü kapatmıştı. Kafasını kaldırdığında masada kalan son bilim adamı ile göz göze geldi. Adam çıkık elmacık kemiklerinin altından gülümsüyordu. Niakan hızla kendini toparladı ve muhatabıyla kırık bir ses tonu ile konuştu:

-Afedersiniz siz.. Siz de kanserle mi ilgileniyordunuz?

Sunumun başından sonuna dek ellerini birleştirip dinleyen adam, iki eliyle ceketinin önünü ilikleyip:

- Hayır hanımefendi, ben bir biyokimyagerim ama kanserle ilgilenmiyorum, en azından şimdilik.. Aslına bakarsanız yaptığınız çalışmalara hayran kaldım. 

Niakan sinirli bir şekilde güldü:

- Doğrusunu isterseniz ben de böyle bir tepki beklemiyordum. Burada başardığımız şey inanılmaz değil mi?

Adam büyük gözlüklerinin içinden görülebilecek şekilde gözlerini kapalı olan projeksiyon duvarına dikti. Boşluğa bakarken konuşmaya başladı:

- Hanımefendi, buradan çıkıp giden bilim adamlarının bir çoğu bu tesis ve bağlı olduğunuz fonlarla doğrudan bağlantılı. Başardığınız şey bir devrim niteliğinde olsa da, hayallerinin alamayacağı kadar büyük bir şey başardığınız için buradan kovulacaksınız. Bizde bir söz vardır: ‘’Hiçbir başarı cezasız kalmaz’’

Niakan ‘’kovulmak mı?’’ diye düşündü. ‘’Hem de bu başarıdan sonra!?’’ Adam cebinden bir kart çıkarıp masanın diğer ucuna doğru fırlattı:

- Kuzey Karolina’da küçük bir laboratuarım var ama ben ve eşim, sizi çalışmalarınızla birlikte ağırlamaktan onur duyarız hanımefendi.

Sonra o da kalkıp laboratuar çıkışına doğru yöneldi. Niakan masadaki karttaki Aziz Sancar ismini okudu. Daha önce duymamıştı. Çıkmak üzere olan bilim adamına öylesine sordu:

- Afedersiniz.. Amerikalı değilsiniz, arap mısınız?

Aziz hoca gülümsedi:

- Hayır hanımefendi, Türküm!

****************
DEVAM EDECEK





''Türkiye'nin Kahramanları'' adlı milli projeye destek vermek amacıyla yazılmış özgün blog hikayesidir.
koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan