Efsaneye göre
Hasan Sabbah, Nizamülmülk ve Ömer Hayyam çocukluk arkadaşıydılar. Küçükken
ayrılmadan önce birbirlerine bir söz verdiler: Hangisi bu hayatta yüksek
yerlere gelirse, diğer arkadaşlarına da yanına alacaktı..
Nizamülmülk, Selçuklular devletinde vezirlik görevini en etkili biçimde ifa etti. Verilen söz gereği arkadaşlarına ne istediklerini sordu. Derler ki Ömer Hayyam kendisine emekli maaşı bağlatarak, serkeş hayatını garantiye aldı. Ancak diğer arkadaşı Hasan Sabbah sarayı hedefliyordu. Yönetimde tıpkı Nizamülmülk gibi söz sahibi olmak ve devleti idare etmek istiyordu. Nizamülmülk bu rekabetin farkına varıp, devletin hayrına olmayacağını anlayınca onu saraydan attırdı. Hasan Sabbah daha da hırslandı ve kendisini tarih sahnesine kazıyan intikam macerasına girişti.
Nizamülmülk, Selçuklular devletinde vezirlik görevini en etkili biçimde ifa etti. Verilen söz gereği arkadaşlarına ne istediklerini sordu. Derler ki Ömer Hayyam kendisine emekli maaşı bağlatarak, serkeş hayatını garantiye aldı. Ancak diğer arkadaşı Hasan Sabbah sarayı hedefliyordu. Yönetimde tıpkı Nizamülmülk gibi söz sahibi olmak ve devleti idare etmek istiyordu. Nizamülmülk bu rekabetin farkına varıp, devletin hayrına olmayacağını anlayınca onu saraydan attırdı. Hasan Sabbah daha da hırslandı ve kendisini tarih sahnesine kazıyan intikam macerasına girişti.
Suikast ile Nizamülmülk’ü
ortadan kaldırtan haşhaşi lideri Hasan Sabbah, ele geçirilemez Alamut kalesine
nüfuz eden birliklerin kendisini yakalamaması için, içinden çıkmadığı kulenin
penceresinden kendisini Şahrut nehrine bıraktı. Atlamadan önce kendisini
yakalayacak askerlere hınçla bakarak: ‘’1000
yıl sonra geri geleceğim!’’ diye haykırdı..
Efsaneye göre bu intaharın üzerinden tam 1000 yıl geçer ve miladi 1 Şubat 1979 ‘da Ruhullah Musavi Humeyni İran’a görkemli bir şekilde geri döner. Bazı teorisyenler, Humeyni ‘de tecelli edenin, Hasan Sabbah ‘ın ruhu olduğunu ima eder.
Efsaneye göre bu intaharın üzerinden tam 1000 yıl geçer ve miladi 1 Şubat 1979 ‘da Ruhullah Musavi Humeyni İran’a görkemli bir şekilde geri döner. Bazı teorisyenler, Humeyni ‘de tecelli edenin, Hasan Sabbah ‘ın ruhu olduğunu ima eder.
Bu efsanedeki
bazı noktalar sizlere tanıdık gelebilir.
Başbakan Erdoğan,
bugünlerde cemaat kisvesindeki örgüt için ‘’haşhaşi’’ benzetmesini kullanıyor.
Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen ‘i efsanedeki karşılıkları gibi düşünelim:
Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen ‘i efsanedeki karşılıkları gibi düşünelim:
* İkisi de en başta aynı saftaydılar. Hikayeye göre Hasan Sabbah, devletin başına vezir olarak gelen Nizamülmülk’ün yerine göz dikmişti. Devlet idaresinde söz sahibi olmak istiyordu. Bugün vezirlik makamının karşılığı başbakanlık olsa gerek.. Gazetelere göre hükümet-cemaat ayrışması, tıpkı Nizamülmülk ve Hasan Sabbah gibi devlette söz sahibi olma rekabeti ve birinin saf dışı bırakılmasından doğdu.
* Başbakanın paralel yapıyı benzettiği Haşhaşi ‘ler, çağımızın suikastçileri gibi uzaktan hedefi yok edip kaçmıyordu. Aksine, hedefin en yakınına kadar giriyor, bir açığını yakaladığı anda hançer darbeleriyle öldürüyordu. Selam İhanet Şebekesi ‘nin devletin en yakınına kadar girdiği, telefonları dinlediği ve insanların mahremine tecavüz ettiğini biliyoruz.
* Ayrıca Haşhaşi, hedefini yalnızken yakalamıyordu. Özellikle Cuma gibi kalabalığın yoğun olduğu zamanları tercih ediyordu. Asıl hedef cinayeti çok sayıda insanın görmesini sağlayarak, korku salmak ve tehdit etmekti. Bugüne dönecek olursak; gizlice ele geçirilen ses kayıtları Youtube gibi kolay bir kanaldan her gün milyonlara ifşa ediliyor.
* Amerika ‘daki kalan cemaatin lideri Fethullah Gülen ‘in kaldığı malikane, Alamutvari bir korunma altında.. Ele geçirilemez, nüfuz edilemez.. En üst düzey bürokratların bile günlerce, haftalarca randevu beklediği bir mekan.. ABD 'nin devlet protokolüne tabi tutulan Gülen, eski bir devlet başkanı muamelesi görüyor. 10 dönümlük arazi üzerinde, 3 dönüm üzerine yapılmış villa 3 katlı ve havuzlu. Değeri 10 milyon doları bulan bu mekanda, tıpkı Hasan Sabbah gibi, Fethullah Gülen de sadece bir odasında ikamet ediyor ve oradan çıkmadığı söyleniyor.
* ‘’Humeyni gibi
geri dönecekti’’ sözü de yine başbakanın ağzından çıkmıştı değil mi? İran
devrimini hatırlayın, Rıza Şah Pehlevi ‘nin petrol anlaşmazlığından yıkılan
tahtının yerine, kusursuz bir dış güç desteği ile Humeyni geçmişti. Devrim, tamamen
petrol odaklıydı..
17 Kasım 2013 ‘te
İbrahim Tatlıses ve Şivan Perver ‘’megri megri’’ parçasını detone bir şekilde
icra ederlerken, Başbakan Erdoğan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı
Mesud Barzani ile ‘’kardeşlik’’ çatısı altında petrol anlaşması imzalıyordu.
2007 ‘den beri anlaşmazlığa düştüğü cemaatle ilk defa köprüler, yine petrol
odaklı atılacaktı.. Anlaşmanın kasası Halkbank zarara uğratılacak ve genel
müdürü bir kumpasa kurban gidecekti.
* Küçük bir
ayrıntı ama, Hasan Sabbah ‘ın Şahrud nehrine atlayışından önce sarfettiği söylenen
‘’1000 yıl..’’ sözünü okuyunca aklıma, Gülen’in Amerika’ya gidişi ve yine bu
gidişin ‘’1000 yıl sürecek’’ denilen 28 Şubat ertesine rastlaması geldi.
Bu teoride bir tek
Ömer Hayyam eksikti. Onu da ‘’geziciler’’ olarak düşündüm. Düşününce çok ortak
noktaları var çünkü.. Hayyam, eski arkadaşlarının arasındaki savaşta taraf olmak istemedi. Ancak Hasan Sabbah 'ın her zaman desteğini aldı. Geziciler gibi, Ömer Hayyam da sınırsız özgürlüğe inanıyor ve hiç bir otoriteyi tanımak istemiyordu. Hayyam 'ın rubailerindeki ''şarap'' teması da, gezicilerin parkta bıraktığı alkol şişelerini hatırlattı.
‘’Hayyam’’ kelimesinin ‘’çadırcı’’ manasına geldiğini de
sonradan öğrendim inanın :)