Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti..
Evet, 1991 'de SSCB'nin dağılmadan önceki adı buydu Kırgızların. O zamandan bu yana dek, değişen tek şey devletin resmi ismi. Örneğin halen yönetimde görev yapanların çoğunun soyadı ''-ev,-eva,-ov,-ova'' gibi slav köklerinden oluşuyor ve hiç kimse bu sözde müstakil devletin bunlar hakkında bir değişiklik yapılması gerektiğinden bahsetmiyor.
İşte anlatacağım kişi de bunlardan biri: Almazbek Atambayev
Türkiye’ye gelince Türkçü-Turancı, Rusya’ya gidince Rus Avrasyacısı kesilen Türk liderlerini çok gördük ama her defasında bu orta oyununu alkışlarken bulduk kendimizi. Türkçe konuşan, Türki devletlerin, sempatik cumhur, başbakanları olarak akıllarımıza kazındı. Mutluyduk çünkü ''bilmemek mutluluktu''
Bakın son seçimlerde batı, Atambayev'in seçim başarısını nasıl manşetlere taşımış?
Pro-Russian Partiler.. Yani ''Rus Yanlısı''
Batı biliyor çünkü Kırgızistan'ın, Özbekistan'ın geçmişini ve bugününü. Bizlerse hep ''aynı dili konuşan ayrı devletler'' temasıyla ayakta uyutulduk.
Atambayev'e geleceğiz ama önce çoğumuzun pek de bilmediği Kırgızistan devrimine odaklanalım. 2010 yılında yaşanan Arap Baharı'nın ön provası, Mart 2005'te Kırgızistan'da denenmişti. O tarihten bu yana yaşanan seçimlerde anayasa ihlalleri, hileler veya yolsuzluklar nedeniyle Kırgızlar ayaklanmış ve ''Lale Devrimi''olarak adlandırılan -neredeyse iç savaşa dönüşebilecek- ayaklanmalar yaşandı. Olaylarda bir çok insan hayatını kaybederken, binlerce kişi de yaralandı.
Peki Lale Devrimi neden yaşandı?
Gayri safi milli hasılası 7,2 milyar dolar olan Kırgızistan'ın altın madeninden sonra ikinci büyük kaynağını Manas Askeri üssünden sağladığı kira geliri oluşturuyor. Yani 2001 yılında ABD'nin Afganistan operasyonları sırasında geçiş sahası olması için düşünülen Kırgız topraklarındaki Manas üssü, jeopolitik öneminin yanında iktisadi bir kaynaktı. Ancak üs, ABD’nin orta asyadaki askeri varlığını kendisine tehdit olarak gören Rusya için huzursuzluk kaynağı oldu. Nihayet 2009 yılında Rusya, dönemin Kırgız yönetimine, üssü kapatması durumunda 300 milyon dolarlık düşük faizli kredi ve 150 milyon dolarlık hibe teklif etti. Üstüne üstük Moskova, Kırgızistan'ın 180 milyon dolarlık borcunu da silmeyi taahhüt ediyordu.
Sadece 1 yıl sonra Manas üssünün kapatılması iddiaları gündeme geldi. ABD üsse ödediği kira bedelini yıllık 17.4 milyon dolardan 60 milyon dolara yükselttiğini açıkladı. Ancak Manas’a sağlanacak yakıt ile alakalı sözleşmeler halk tarafından öğrenildiğinde zaten fakirlik sınırında yaşayan halkın ayaklanmasına ve iktidarı devirmesine temel teşkil etti. Çünkü yakıt temin eden firmalar Kırgızistan yönetiminden birilerine ait olduğu iddiaları halkı daha da öfkelendirdi.
Yıllar süren olaylar ve siyasi kaosun ardından seçilen Atambayev, ilk ziyaretini Türkiye'ye gerçekleştirdi. Bu hareket Atambayev'in Rusya güdümlü olmadığı imajı vermek içindi. Oysa durum bambaşkaydı. Rusya, Kırgızistan topraklarındaki Kant askeri hava üssünün varlığının 2032 yılına kadar sürmesi için Atambayev'le anlaştı. Kırgızistan’a 500 milyon dolarlık düşük faizli kredi imkanı da sunan ve çoktan 1.1 milyar dolarlık askeri savunma paketini devreye sokan Rusya, ABD’den boşalan yeri de doldurmaya kararlı olduğunu gösterdi.
Peki bütün bu yaşananları duydunuz mu o tarihlerde? Hayır. Çünkü daha çok Deniz Baykal'ın donunu giyerkenki kasedinden bahsediyordunuz o sıralarda muhtemelen. Veya Kılıçdaroğlu adlı yeni siyasi aktörü tanımaya çalışıyor, Mavi Marmara ile sarsılıyor, Anayasa referandumunda evet'e basıyor veya Manga grubunun eurovision'dan 2.dönmesini gururla seyrediyordunuz.
Oysa aynı anlarda kardeş ülke Kırgızistan'da yaşanan siyasi kaosta geçici hükümete atanan Atambayev dünya kamuoyuna ülkesinin Rusya etrafında oluşturulacak gümrük birliğine katılmayı arzu ettiğini açıklıyordu.
Atambayev: “Rusya ve Kazakistan ile ortak bir tarihi paylaşıyoruz; ortak bir ekonomik ve gümrük alanında bizim geleceğimiz açıkça onlarında yanında olacaktır” diyordu. Ancak daha şaşırtıcı olan, Kırgızistan’da meydana gelen siyasi olaylarda Rusya’nın herhangi bir sorumluluğu olmadığını açıkladığı anlardı:
“Rusya ve Kazakistan herhangi bir komploya karışmamışlardır. Onlar yalnızca Kırgızistan’a yardım sunmayı istiyorlar.''2006 yılında Kırgızistan meclis başkanı, kendilerini ziyarete gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti meclis heyetine:
''İki kardeş ülke arasındaki sıcak ve tarihi bağlarımıza rağmen, KKTC'yi resmen tanıma konusunda teminat veremiyoruz ne yazıkki'' diyordu.
Daha sonraları Kırgızistan, Birleşmiş Milletler tarafından ''tarafsız ülke'' olarak tanınmak istese dahi, Rusya'nın çıkarlarına ters düşecek en ufak bir hareketten kaçındığını ve hatta bu uğurda inanılmaz tavizler verdiğini de tecrübe ediyoruz.
Kırgızlar 7 Aralık'ta ülkenin en büyük kubbeli yapısı olan Osmanlı Camii'sini açarken Türklere göz kırparken, Türkiye-Rusya arasındaki jet krizinin ardından ''Türkiye Rusya'dan özür dilemelidir'' çıkışıyla da gönül bağını alenen ifade etmiş oluyor.
İktidarını Rusya'nın sayesinde kazanan Kırgız cumhurbaşkanı bağlı olduğu prangaların sahibini de üzmek niyetinde değil. ''Rusya'nın Kırgızistan'daki enerji yatırımları dondurulabilir'' diyerek de, Putin'e ''bak biz senden yanayız, ona vur, bize vurma'' endişesini taşıdığını beyan ediyor.
Atambayev'i daha iyi tanımak için size doğrulamamızın mümkün olmadığı ama gerçekliğine inandığımız/bildiğimiz bir hikaye anlatalım:
Çin zulmünün Doğu Türkistan'da yoğunlaştığı zamanlarda, Ocak 2014'te Kırgızistan-Çin sınırındaki gümrük bölgesine yakın bır kasabada katliam yaşandı. Kasabada çok sayıda Uygur ve Kırgız Türkü yaşıyordu. Atambayev başbakanken yaşanan katliamın ardından bu kasaba, Çinlilere 1 milyar dolar karşılığında satıldı.
Çoğunluğu birbirini tanıyan Doğu Türkistan’dan kaçmakta olan 11 kişilik grup Kırgızistan’ın köylerinden birine kadar ulaşmışlardır. Köyde tek silahlı olan Rus bir avcı onları teslim almak ister.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunu anlayan Uygurlar, kendilerini teslim almak isteyen tek Rus'u bıçakla ağır yaralayarak kurtulurlar. Ancak Rus'un bıçaklanması hadisesi çabuk yayılır. Rus sevici kırgızların ihbarı üzerine 10 kişilik Kırgızistan askeri gelir ve Uygurların saklandığı evi kuşatır. Önce teslim ol çağrısı yaparlar. Kırgızlara teslim olanların, Çine geri iade edildiğini defalarca tecrübe etmiş olan Doğu Türkistanlılar teslim olmazlar. Olayın büyümesini istemeyen Kırgız askerler, uzun namlulu silahlarla Uygurların saklandığı eve girer ve sadece bıçak taşıdığı bilinen 11 soy kardeşini katleder.
Bu tam bir katliamdır ama Rusya ve Çin, toplumsal algıyı rahatlıkla yönetebilecek maddi imkan ve beceriye sahiptir. Olay televizyonlara ''kimliği belirsiz silahlı teröristler'' olarak yansır. Atambayev olayı öyle bir kahramanlıkla anlatır ki hiç kimse 10 askere karşı 11 ''silahlı terörist''in neden tek kurşun atmadan katledildiğini sorgulamaz.
Özgür basın olayı biraz deştiğinde ölenlerin ''uygur türkleri'' olduğu ortaya çıkar. Kırgız güvenlik güçleri köşeye sıkıştığında ''onlar bölücü uygurlardı'' deme gafletine düşer. Bu kişilerin naaşları Kırgızistan tarafından Çin'e iade edildiğinden olaydaki gerçek perdesi asla aralanamamıştır.Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Rusya'nın da dahil olduğu ''Şangay İşbirliği Örgütü'' sayesinde Doğu Türkistan bağımsızlık hareketini kontrol altında tutan Çin, Doğu Türkistan'daki zulmü garanti altına alıyor. Çünkü bölgeden kaçan ve komşu ülkelere sığınmaya çalışan uygurlar da böylece Çin'e iade ediliyor ve aynı gün idam ediliyorlar.
İşte hani Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a
''Tayyip abim..Bizim senden başka kimimiz var?'' diyen Atambayev'in, aslında kimleri olduğunu hepimiz bilelim istiyorum.