RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

27 Kasım 2018 Salı

Evvel Zaman Günceleri: 2044

Yıl 2044.. Ay'da düzenli bir koloni inşa edildi ve ABD'nin 61.eyaleti ilan edildi. ABD bayrağındaki yıldızlara bir ay figürü ilave edildi. Bu Amerikalılar ekonomik olarak çöküşte ama zamanında bütün yatırımı uzaya yaptıklarından, bu alan halen onların kontrolünde. Hatta sizin yılınızda kurulan ABD Ordusunun Uzay Kuvvetleri sayesinde, Ay yörüngesinde konumlanan diğer dünya devletleri cüzi bir miktarda geçiş ücreti vermek zorunda. Karşılığında uzayda lojistik destek hizmeti ve yönünü şaşıran astreoidlere karşı korunma elde ediyorlar. Sinema sektörü ve uzay, ABD'nin en önemli geçim kaynağı olarak kendini gösteriyor. Öte yandan Çin ve Hindistan da bu alanda ABD seviyelerine gelmek için birbiri ile yarışıyor. Türkiye yönünü henüz yukarıya, uzaya doğru çevirmiş değil. Basit uyduları kendimiz gönderebiliyoruz, hatta Rus uzay üssünde bir ofisimiz bile var ama ABD 'nin geldiği seviyeye gelmek yıllarımızı alacak.


Paradoks dediğinin bilimsel bi adı olur.. Dikotomidir, Theseusdur.. Büyükbaba paradoksu mu olur allasen?

Ay'daki düzenli kolonide yaşam devam ediyor ve yeni doğan çocukların kimlik belgelerinde Alfa/ Ay yazıyor. Düzenli kolonide ilk gönderilenlerde bazı çocuklar da vardı. O çocuklar büyüdü, çocuk sahibi oldu. Sonra onların da çocukları oldu ilk nesil dede oldu. İşte bu son doğan 3.nesilde bazı kalıtsal rahatsızlıklar gözlendi: Vücut derisinde pigmentler mutasyona uğramış, deri renkleri kül gibi gri olmaya yüz tutmuştu. Ayrıca göz bebekleri dedelerinden çok daha büyüktü. Alfa'nın bilim adamları bu gözbebeği rahatsızlığının gelecek nesillerde daha da ilerleyeceğini öngörüyor. Bu büyük göz bebekleri çocuklarda uzağı daha iyi görmelerini sağlarken, yakın mesafede tam tersi etki yaptı. Ayrıca gün ışığında ağrı çekiyorlar, karanlıkta kedi gözü gibi parlıyordu. 6 yaşında olan ilk gri Alfa vatandaşının otizmli olduğu keşfedildi. Ancak çocuk, bakmadan daha önce seyrettiği dünyanın aydan görüntüsünü eksiksiz olarak ışık tabletine çizebiliyordu. İnsanoğlu bu mutasyonun, insanlığın yeni bir evresi olabileceği ile bir hastalık olduğu arasında kararsız kaldı. Alfa valisi çıkarttığı bir kararname ile Alfa'lı grilerin kendi kararlarını vermesi gerektiğini ve bu polemiğin çocukların büyüdüklerinde ne olacağını gördükten sonra son bulacağını açıkladı ve griler hakkında yayın yasağı koyuldu.

Alfa'yı ilk ziyaret eden Türk, Meksika Uzay Ajansında çalışıyordu. Çoğunlukla ispanyolca yaptığı yayının bir yerinde, gri çocuklara bakıp "tövbe estağfurullah" dediği duyulunca Alfa valisi tarafından deport edildi. Türk, bunun grileri hor gördüğü için değil Türkçe ifade kullandığı için olduğunu söyleyip olayı ırkçılığa taşıdı. ABD ile yıllarca mücadele eden Türkiye, Meksika vatandaşı olan bu adamı savundu ve Türk Uzay Ajansına davet etti. Daveti kabul eden Türk, kısa zamanda yükseldi ve Ajansın direktörü oldu. Bu defa direktör sıfatıyla Alfa'ya yeniden diplomatik ziyarette bulundu. Alfa gazetecileri, "griler hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye tuzak bir soru sorunca bizimki "tövbe.." deyip gülümsedi. Bu an dünyada yılın kapağı gibi algılandı ve Türkiye'de grilere "tövbeliler" denmeye başlandı.

Dünya büyük savaşın ardından enerji krizini de çözünce, savaşlar çoğunlukla sona erdi. Sizin zamanınızdakine benzer bir Birleşmiş Milletler Konseyi var ve bu barışı korumakta oldukça kararlı. Enerji krizi, Danimarka asıllı bir Fizikçi tarafından çözüldü. Güneş ışığından yüksek enerji elde edebilme yolu keşfedildiğinde, küresel ısınmanın faydalı bile olabileceği keşfedildi. Bozulan atmosferi doğal yapısına çevirmek için bu enerji ve uluslararası koalisyon devasa yatırımlar yaparak zarar minimize edildi. Kontrol altına alınan buzullar ve okyanusaltı akıntılar, küresel bir doğa koruma programı olarak kabul edildi. Dünyalılar, birbirini yemeyi bıraktığında ayak bastıkları gezegeni kurtarmayı akıl edebildiler ama mavi gezegen kurtarılmak istenmiyor gibiydi. İnsanoğlu türünün devamı için küresel planlar geliştirdiler ama bu defa manyetik alan değişimleri yeni gelişen teknolojiye zarar vermeye başladı. Yaşlı dünya, git gide yok olmak isterken bir grup afrikalı bilim adamı Mars'ın Yeni Dünya olabileceği fikrini ortaya attı. Ay gibi sakin bir arka bahçe değildi belki ama bu fikir olası dünyanın sonu senaryolarında kimilerinin kurtulmasına yardımcı olabilirdi. NASA bu görevi yapabilecek tek güçtü ama bunu stratejik olarak kabul etmeyeceğini söyleyince plan rafa kaldırıldı.

Gelişen sadece teknoloji değildi. Yemenli bir su satıcısı, doğaüstü güçlere sahip olduğu görüntüler veriyordu. Bir örtünün altında duran Yemenli su satıcısı, örtüsünün altına giren zihinsel engellileri örtünün altından çıkardığında sağlığına kavuşturuyordu. İnanılmaz görüntüler, umut tacirliği yapan fırsatçılara yaradı. Yemenli'nin yaşadığı şehre para karşılığı yasa dışı göçmenleri taşıyanlar olunca, şehir bu engelli, hastaları kaldıramayacak duruma geldi. Canlı yayında bu rezaleti çeken dron yayın aracının kamerası Yemen'linin örtüsünün alev aldığını kaydetti. Yanan örtünün altında Yemenli'nin cesedi bulunamayınca, umutsuz halk oraya bir mabed inşa edip hastalarını oraya getirmeye başladılar. Elbette hiç bir sonuç alamadılar. Yemenli'nin kayboluşunun ardından 3 yıl geçmişti ki, mabedin üzerinde gizemli adam tekrar belirdi. Az sayıda kalan mabedin nayibleri korkunç adamı kaydetti. Yemenli elini kaldırıp gökyüzünü gösterdi ve "Ben tek ve gerçek tanrıyım!" dedi. Parmağını kaldırdığı noktadan gökyüzüne yıldırımlar çaktı. Mabedin üzerinden kendiliğinden havalanan Yemenli gökyüzüne süpermen gibi uçtu ve bulutların arasında kayboldu. Olayı canlı yayında izleyenler bunun bir görsel efekt olduğuna inandılar ama dünyanın çeşitli yerlerinde gökyüzünde beliren silüeti ve duyulan sesi bir çoğunu inandırmaya yetti. Yahudiler İsa Musa derken, Hz.Muhammed (s.a.v.)'i reddeden yeni tanrıya inanan eski müslümanların sayısı da hiç az olmadı. Gökyüzünden seslenen silüet, kulakları tırmalayacak kadar gür sesiyle "bana kulluk edin" diye haykırıyordu. Teknolojiyle tekrar huzura kavuşan insanlığın, eski hastalıkları nüksediyor ve din mücadeleleri ortaya çıkmaya başladı. Düzen bozulmak üzereyken İstanbul'dan çıkan iki derviş, Yemenli'nin cesedi ile Şam sokaklarında yürüdüler. Bir atın üzerine atılmış cesedin iki yanında yürüyen dervişler, valinin önüne gelerek tüm dünyaya gerçekleri açıkladılar. Dervişlerden biri ingiliz asıllı bir müslümandı. İngilizce olarak, Yemenli'nin gösterdiği olağanüstü tüm şeylerin birer gizli teknoloji olduğunu gösterdi. Tek ve gerçek dinin İslam olduğunu beyan ve tasdik ettikten sonra inkarcıları davet ettiler. Bu büyük imtihanın kahramanları olarak kabul edilen iki derviş, İstanbul'daki tekkesine geri döndüklerinden sonra bir daha görülmediler. Yemenli'nin cesedi, toplanan kalabalığın elleriyle kazdığı bir çukura, üzerine örttüğü meşhur örtü kefen gibi sarılarak atıldı.

Hidrotech denilen yeni teknoloji sayesinde, ağır donanımlar ortadan kalktı. Kişinin zihnine bağlanan derialtı çipler, vücuduna enjekte edilen mikro nano aygıtları kontrol ediyordu. Bu sayede kişi; telefonun, televizyonun veya internetin yerini alan "netz" sistemine doğrudan başka hiç bir aygıt kullanmadan bağlanabiliyordu. Üstelik kullanılan cihazın şarjı, bedenin enerjisi ile doğru orantılıydı. Netz'e bağlanan kullanıcının gözünü ekran gibi kullanırken, iç kulağından da duyabiliyordu. Tek yapması gereken kullanmak istediği aracı düşünmek olunca, bir çok işi efor kullanmadan yapan insanoğlunun tek sıkıntısı "şarjı bitmesin diye" bütün gün evlerinde uzanan tembeller ordusu..
koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan