RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

2 Aralık 2017 Cumartesi

Süper Kahraman Olmak Ya Da Olmamak

Fantastik bilim kurgu, süper kahramanlı türde bir hollywood filmi izliyorsunuz.. 



Esas oğlanımız başta ezik, pasif ve iyi ahlaklıdır. Etrafında gelişen olumsuzlukları görse de, kendisinde onu değiştirebilecek gücü bulamamıştır. Hikaye gereği bir bilim kazası veya teknoloji sayesinde süper güçler kazanmıştır. Süper güçlerini acemice kullanışlarındaki komik anları gülümseyerek seyrederiz. Esas oğlan, bu güçleri kötülüğü yenmek için kullanmaya karar verdiğinde, seyirci de karakteri içselleştirmiş olduğundan heyecan duyar. Çünkü bilinçli veya bilinçsiz, karakterin ezik, pasif ve dünyayı değiştiremediği zamanları kendimizle eşleriz. Süper güçler kazandığında ise onun her gelişimini haz duyarak seyrederiz. 


- Seni geberticem Pitır Parkır! Çünkü ben okulun en iyi futbolcusuyum taam mı?

Sonunda süper kahraman kostümünün son haliyle, geceyi yaran siren ve kavga sesleri arasında karizmatik bir şekilde şehri izlediği an, çocukların sırtlarına pelerin takıp koltuktan koltuğa atlattıran iç güdüyü besler. Sinir devrelerinin algı duyularımızdan omurilik soğanına kadar zerk ettiği bu küçük senaryo, bilinçaltı hafızamızda önemli bir yer edinir. 


- Gotham gibi yer, ben Batman'a gidicem Alfred..
Filmi izledikten sonra, bize mantıksız gelen, ama çok da sorgulamadığımız bazı noktalar olur. Örneğin her süper güç sahibi esas oğlan ''güçlerini saklı tutar'' Peki neden? Öyle ya? Uçabilip görünmez olabiliyorsan, havadaki elektronları tutup şarj edebiliyorsan filan bunu neden gizleyesin? Karşımıza iki türlü hollywood klişesi çıkar:

1- Beynimi açıp beni bir laboratuvar faresine çevirirler.
2- Bana ucube derler


Ergenlik zor karşşim... Yıpratma kendini bu kadar :)
İlk seçenek biraz mantıklı dursa da, herhangi olağan dışı güçler sergileyen kişinin zapt-u rapt ile laboratuvar faresi yapılması pek akılcı değil. Düşünsene Yetenek Sizsiniz'e katılıp ''Acun abi ben uçabiliyom'' diyip Kocaeli üniversitesi amfisinde havada bir tur attın diye, Tübitak seni tutuklattırıp laboratuvarda beynini karpuz gibi açacak mı? Bunun bir benzeri bile yokken, bu bir paranoyadan öte bir şey değil. Üstelik bu paranoyayı bilinç altımıza işleyen de bilim tarihi değil, bizzat Hollywood'un kendisi.

İkinci seçenek ise çok daha garip. ''Bana ucube derler'' 

- Zaaaa! Ucuubee! Ucuubee! Işınlanabiliyo! Saaalaak! Saalaak!

Hollywood'un özellikle lise ve üniversite çağında okul hayatındaki gruplaşmaları hayatın bir gerçeği gibi sunması ve popüler olmakla doğru orantılı bir kast sistemini izlettirmesi klişesine alışığız. Özellikle okullardaki zorbalığın artık birer kadroya dönüşmesi ve zorbanın genellikle fiziksel olarak daha güçlü, pek de zeki olmayan, okulun beyzbol, basketbol veya amerikan futbolu takımının en iyi oyuncusu olması da tam bir klişedir. Esas oğlanımızın bu abilerin itiş kakışını içine atması, moraran gözünü annesine ''kaza oldu'' diyerek gurur kasması ve açılamadığı aşkı Jennifer'ın bizim ''nerd'' oğlanımızı görmezden gelip futbolcu zorbayla çıkması artık harbiden klişeden kusmamızı sağlıyor.

Özel güçlere sahip olduğunda bunu ara ara kullanarak güven tazeleyen esas oğlanımız, yine de kendini gizlemeye devam ediyor. Sokağa çıktığında çöpü dökerken fırlayan kediden korkan oğlanımız, kahraman kostümü ile karanlık bir sokağa dalıp çanta çalmakla meşgul dayaksever suçluları marizlerken zerre tırsmıyor, ancak açığa çıktığında ona ''freak'' demesinler diye iki kimlik arasında türlü taklalar atıyor. ''Nedir abi kim ne derse desin lan! Sesten hızlı uçuyorum oğlum, ucube lafını bi tarafına monte ederim, saçını bozarım futbolcu Eric'' diyemiyor, şişko zenci bir ezik bulup kimliğim ortaya çıkmasın diye kendisine stepne Robin yapıyor iyi mi?


- Şimdi kimlik değiştiricem kimse tanımıycak! Gölgelerin gücü adınaaağğ! Hah oldu!

Buraya kadar artık her süper kahraman filminden birer sahne canlanmıştır gözünüzün önünde. Peki hiç düşündünüz mü? Hollywood bu iki klişe gizlenme nedenini, neden bize zerk ediyor? 


- Doğrusal fotonları elektromanyetik dalgalarla çarpıştırıp gözümden lazer çıkartıyorum!

diyen bir kahraman adayına:

+ Öyle mi? Süper kahraman olmalısın!

diyenini tecrübe edeniniz var mı? 

Genellikle ne derler? 

+ Aman bunu kimse duymasın noolur nolmaz. Herkes gibi hayatına devam et!


- Havada durdum, şahitlerim var.
+ Mike bey naapyorsunuz?
Allah tarafından yaratılan her beyin, her karakter, dna'sında farklı yetenekler taşır. Bunlar süper güçler değildir belki ama olağandışılığın sınırlarını zorlar. Efsanevi yazarlar, deha ressamlar, eşsiz matematikçiler ve unutulmaz sanatçılar bu dna kodlarını hayatına geçirebilen kişilerdir. 

Her birimizin eşsiz bir yeteneği var ama onu kullanabilip geliştirebileceği sosyal ortamı, zamanı, parası olmadığından henüz habersizsiniz. 

Örneğin ben..11 yaşımdan beri önüme koyulan oyuncak orgta istediğim parçayı çalabiliyordum. Nota ve müzik bilgisi olmadan, sadece 1 kere dinlemem parçayı çalabilmemi sağlıyordu. Orta okulda flüt verdiklerinde istediğim parçayı çalabildiğimi fark ettim. Lise sonda elime ilk kez saz aldığımdan 10 dakika sonra Deli Yürek jeneriğini icra ediyordum. Üniversitede ''en zoru kanun enstrümanı'' dediklerinde Veda Busesi'ni çalmam 2 dakikamı aldı. Köydeki davulcunun yanında zurna ile Kurtlar Vadisi Cenderesini, otel resepsiyonunda emanet kemanı kapıp bir arabesk parça çalmam çok daha kısaydı. Bu olağandışı yeteneğin ne olduğu sorusuna cevap veremeyişim üzerine düşünmeye başladım. Herkes müzik dinliyordu ama ben müzik dinlediğimde gözlerimin önünde iki boyutlu inişli çıkışlı bir grafik görüyordum. Öyle ki işin matematiğini çözmem sayesinde kimi sanatçıların benzer kalıpların üzerine farklı şarkılar icra ettiğini fark ettim. Konudan sapmamak için buralara değinmeyeceğim. Ama işte böyle.. Tesadüflerin karşıladığı noktalarda enstrümanlarla buluşmam olmasaydı, bu yeteneğimi keşfedemeyecektim. 

Zamane çocukları çok daha şanslı. Ellerinin altındaki imkanlar sayesinde sahip oldukları yetenekleri çok daha hızlı bir sürede çözüp, üzerine gidebilir ve daha kolay geliştirebilirler. Geliştirmeliler de.. Oralarda kaybolup giden bir yazarın yazamadığı bir kitap, söylenmemiş bir şarkı, görülmeyen bir resmin kime ne faydası var?

Ancak hollywood böyle değil. Siz bu süper güçleri, keşfedilmiş yeteneğiniz olarak düşünün. Ne diyor hollywood bilinçaltınıza?

- Sıradan ol.. Herkes gibi ol.. Normal görün.. Çıkıntılık yapma.. Süper güçlerini (yeteneğini) gizle.. Çünkü kimse seni anlamayacak.. Garipseyecekler.. Dışlanacaksın..

Oysa öyle yapmayacaklar dostum. Aksine alkışlayacaklar, omuzlarda taşınacaksın belki, şanlı bayrağımızı ecnebi illerde göndere çektirip ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' nidalarıyla sevinç gözyaşlarına boğulacaksın belki de.. Cumhurbaşkanı seni anında telefonla arayıp tebrik edecek, başbakan ev ziyaretinde emekli anne babana ''ne kadar özel bir evlat yetiştirdikleri için'' teşekkür edip nezaket ziyaretinde bulunacak lan! Soyadın tarihe kazınacak kim bilir? Naim Süleymanoğlu gibi bir iş yapacak, kırdığın rekor 28 yıldır kırılamayacak olamaz mı kardeşim?


Hollywood'un sana pompaladığı ''kahraman bekle'' temasından sıyrıl kardeşim. Bizim tarihimizde kahraman beklemek değil, kahraman olmak var. Kahraman bekleyen yığınları, kahraman olmaya teşvik etmek var. 15 Temmuz köprüsünde  kafasının üstünden mermi geçen insanların hazin hallerini görüp ''İnsan bir kere namusuyla ölür'' diyip mermiye göğüs germek ve verdiğin ilhamla ülkene hain darbeyi önlemek bile var. 

İsmin anılmasın, bilinmesin ne var? İstanbul'u fethederken yerin altında patlayan isimsiz lağımcılardan olsan bile peygamber övgüsüne mazhar olmak var..
koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan