RESIM PAYLASIMI
Mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nı okudunuz mu? Yakın tarihin esrarengiz cinayetlerinin ardındakiler ve inanılmaz zihin kontrol teknikleri.. Hepsi ve daha fazlası gerilim ve gizem dolu mini blog hikaye ''Dörtlü Kaos Mimarları''nda..

1 Şubat 2014 Cumartesi

Twitter Savaşları: TT ' yi Yakalamak

Jack Dorsey 2006 yılında geliştirdiği mikrobloğun zamanla bir çılgınlığa dönüşeceğini tahmin edemezdi. Tıpkı akranı Mark Zuckerberg gibi, o da geliştirdiği yeni sosyal medya aracıyla genç yaşında zengin oldu. Dünya genelinde 215 milyonluk aktif kullanıcısıyla ve günlük 500 milyon atılan tweet sayısıyla sosyal medyanın amiral gemisi ünvanını Facebook’tan aldı, ya da almak üzere.

Türkçe ‘’cıvıldama’’ şeklinde tercüme edilebilecek ‘’tweeting’’ kullanıcının 140 karakterle sınırlı anlık bildirimlerini, takipçileriyle paylaşmasını amaçlıyordu. Akıllı telefonların cebimizden bizi yönetmesiyle hayatın vazgeçilmez tutkularından birine dönüştü. Artık dünyanın her yerindeki her kullanıcıya anlık olarak ulaşılabiliyor. Globalleşmenin geldiği bu nokta sizi de ürkütmüyor mu?
Twitter 2006 yılından bu yana gelişme gösterirken, onun kullanıcıları da beraberinde büyük gelişmeler gösterdi. # işaretiyle açılan başlıklar, bu devasa sohbet odasında, aynı konudan bahsedenleri tek bir çatı altında toplayabiliyordu. Adına ‘’hashtag’’ dedikleri bu sistem sayesinde kullanıcılar başına # koydukları hashtag’ i arattığında –hiç tanışmıyor olsanız bile- sizin tweetlerinize ulaşabiliyorlar. Hatta dünya üzerinde, hatta ayarlarını değiştirip ülkenizi seçerseniz, Türkiye’de en çok ne hakkında konuşulduğu üzerine bir fikir sahibi olabiliyorsunuz. Bunu da bir sayaç vasıtasıyla sayarak, en çok kullanılan hashtag ile Türkiye’nin gündemini takip edebiliyor veya yönetebiliyorsunuz. Yeterli sayıda hashtag ile tweetler atıldığında gündem, Trend Topic denilen en çok konuşulan konuların ard arda dizildiği bir listede yer alabiliyor.

Twitter, her ne kadar müthiş bir sosyal medya icadı gibi görünse de, aslında asıl icat işte bu yapının sınırlarını belirleyen hashtag’ler.. ‘’Kontrolsüz güç, güç değidir’’ reklamını hepimiz hatırlıyoruzdur.. Kullanıcıların nickname ile gizlenerek sohbete başladığı internet dünyası, kullanıcısına alabildiğince özgür bir alan bahşetti. İnsanlar her konuda, herkesi hedef alabilecek şekilde tweet atmaya başladılar. Bu çılgınlığın dizginlenmesi için, sosyal medya çobanlığına hashtag’ler yetişti. İlk icat edildiğinde ‘’canım sıkılıyor.. şu yüzden..’’ şeklinde duyguların ifade edilmesi için amaçlanan platform, hashtagler aracılığı ile yönlendirildi. Kullanıcıların duygularının ifadesinden çok, bir propaganda aracına dönüştü.

Bugün Türkiye’de milyonlarla ifade edilen twitter kullanıcısı var. Bu kullanıcılar, Türkiye gündeminde yer alan Trend Topic listesinden bir hashtag kullanarak, onun hakkındaki görüşünü ifade ederken, hashtag’inin TT listesinde yükselmesini de gururla seyrediyor. Günün sonunda tweet yarışları sona erdiğinde ‘’TT listesinde 1. olduk!!’’ diye zil takıp oynuyorlar...

Siyasetin gündemi yoğun olunca, twitter savaşları da sosyal medyada boy göstermeye başlıyor. Kullanıcılar o kadar gayret gösteriyorlar ki, sadece TT listesinde yükselebilmek için sabah-akşam hashtag’li tweetlerini gönderiyorlar. İlk örneği 2008 yılında Barack Obama’nın başkanlık yarışlarında yaşandı. Karşıt görüşler, TT listesini zorlayarak siyasi fikirlerini beyan ettiler. Obama da başkan seçildi..

Peki twitter’da TT listesine girmek neden bu kadar önemli? Bu sadace bir güç gösterisi mi? Yoksa sadece çoğunluk-azınlık mücadelesi mi? Aslında çok basit:  Bütün mesele toplumsal algıyı manipüle etmek! Bunun nasıl mümkün olduğuna dair size bir örnek vereyim:

İnsanlar, fıtratları gereği güçlü olana meyillidir. Örneğin kanallar arasında dolaşırken tanımadığınız iki futbol takımının mücadelesine rast geldiğinizi düşünün. Farklı renkler sahada kıyasıya mücadele ederken skor tabelası 5-0’ ı göstermektedir. Ev sahibi ekip ezici bir üstünlüğe sahiptir. Dakika 80 küsür.. Galip ekip ceza sahasına sağdan soldan ortalarla defansı zor durumda bırakıyor ve pozisyonlar üst üste gelişiyor.. 10 insandan 9’ u gelişen ataklarda 5 atan takımın 6.sını atmasını içten içe arzu eder. Halbuki mağlup takım için 5-0 zaten büyük bir utanç değil mi? İşte tam burada, kitlesel hipnoz aracı televizyonun etkisini gözlemleyebiliyoruz. İzleyici hiç tanımadığı iki takım olduğu halde, birisini desteklemeye başladı ve nedense o takım beynimizin bize ‘’yenilme ihtimali olmayan takım’’ olarak söylediği taraf..

Gücün çekim gücü vardır. Ak Partinin ilk girdiği seçimlerde rekor oy sonuçlarını ve bundan hemen önce televizyonların bizlere gösterdiği propagandaları hatırlayın. Zamanda geriye gitsek de, hükümet partisine ilk defa oy verecek seçmene ‘’neden oy vereceğini’’ sorsak, eminim alacağımız cevap ‘’zaten kazanacaklar’’ olurdu.. Çünkü toplumsal algı böyle yönetildi..

Twitter da kendi seçmenini yarattı. Siz hiç duymuyor olsanız bile,  Hashtag’lerle donatılmış seçmen askerler, Trend Topics meydanında her gün, amansız bir mücadele içindeler.. Her gün yinelenen bu savaş, beraberinde toplumsal algıyı da manipüle etmekte.. Çünkü iktidar yanlısı bir twitter kullanıcısı, hashtag’leri art arda göndermesine rağmen Trend Topics listesinde 2.sıraya düştüğünde bir umutsuzluğa kapılıyor. Pasif twitter kullanıcılarını da bu yönde etkileniyor haliyle..

Seçimleri belirleyen ana unsurun ‘’kararsızlar’’ olarak nitelendirilen, kemikleşmiş oy potansiyelinin dışında kalanlar olduğunu hepimiz biliyoruz. İşte bu kitleyi yönlendirmek için kullanılan twitter, eşi bulunmaz bir propaganda aracına dönüşüyor. Siyasi partiler bu aracı görmezden gelmedi. Kendi teşkilatlarında ‘’sadece TT listesi için’’ görevlendirilmiş gruplar, sabahtan akşama kadar TT listesinde yukarıya çıkmak için mücadeleler veriyorlar..

Sadece siyasi de partiler değil. İllegal örgütler ve sempatizanları da bu mücadelede kendi birliklerini çoktan oluşturdular. Kaset komploları, ses kayıtları ve ihbarlarla bir yandan hitap ettikleri kitleyi büyütürken, bir yandan TT listesini de manipüle ediyorlar. İnternete düşen ses kaydında hoca efendiye ‘’hz.peygamber tweet sayısını ikiye katlayın demiş’’ diyen adamın zihnindeki temel düşünce de bu aslında.. İnternete düştüğü söylenen bütün kayıtlar da, aslında birkaç gün önceden buradan ilan ediliyor.

Hükümet-Cemaat geriliminde bazı twitter kullanıcıları kehanet denilebilecek öngörülerde bulundular. Aylar sonra bu öngörülerin, aslında birer istihbari bilgi olduğu anlaşıldı. Çünkü bu kullanıcılar, gerek cemaat, gerekse hükümet aleyhinde çıkacak kasetlerden herkesten önce haberdardılar. Bizlere ‘’yakında şu kişinin şu meseleden kasedi patlayacak’’ diyorlardı ve biz haftalar sonra internette servis edildiğine tanıklık ediyorduk. 

Peki twitter’da illegalite takip edilemez mi?

Mümkün, ancak zor. Twitter şirketi ve türkiye arasında bir anlaşma mevcut değil. Twitter ‘ın Türkiye ‘de ofisi de yok. Hukuki ihlal içerdiği düşünülen yazılardan ötürü ip adresi istenirse, bunu ancak sitenin San Fransisco ‘daki merkezinden alınması gerekiyor. Ancak twitter şirket kritlerleri gereği, çok zaruri durumlar olmadıkça kullanıcının ip adresini vermeyi reddediyor. Verse bile bu çok uzun bir zaman dilimini kapsıyor. Genelde kullanıcı aleyhinde açılan davalar takipsizlikle sonuçlandığı için illegalite kapısı ardına kadar açık.
koddostu facebook koddostu google+ koddostu twitter
Paylaş
Uyarı
Blogda yazılan herşey gerçeklere dayalı kurgu teorilerdir. Telif hakkı içermez. Dilediğiniz gibi kopyalayabilir, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.

@nushirevan