Turgut Özal
cumhurbaşkanı olarak göreve başlayınca gazetecilerden birisi televizyonlarda ‘’Efendim sizin için alışılmadık bir
cumhurbaşkanı diyebilir miyiz?’’ şeklinde bir soru sordu. Özal gülümseyerek
cevap verdi: ‘’Alışırsınız.. Alışırsınız..’’
Bu soruyu soran
gazeteci, yakın bir dönemde yaşanan bir hadiseyi vurgulamak istemiştir aslında.
O dönemleri hatırlayanlar ‘’Murat Şeref Baba’’ ismindeki teğmeni hatırlayacaklardır. Zira ‘’cumhurbaşkanı olmanıza alışamadım’’ diye Özal’a telgraf atan kişidir kendisi.
Teğmen Murat
Şeref Baba’nın telgraf çektiği haberi, Orgeneral Muhittin Fisunoğlu ‘na
iletilir. Fisunoğlu için askeri disiplinin yerle bir edildiği bir hadisedir bu.
Orgeneral, hadsiz teğmeni azarlamak ve disiplin cezası vermek istemektedir. Teğmen
Baba, Orgeneral Fisunoğlu’nun makam odasına alınır. Orgenaral askeri disipline
aykırı hareket eden Teğmen Baba’yı ağır ifadelerle azarlar.
Bu azara dayanamayan Teğmen, kendisinden beklenmeyecek şekilde Orgeneral’e ağır bir karşılık verir. Bu karşılığı beklemeyen Orgeneral Fisunoğlu sinirlenerek ayağa kalkar. Ortam çok gergindir. Odada bulunan subaylar Teğmen’i tutarak makamdan dışarı çıkartırlar. Fırça ve disiplin cezasıyla kurtulabileceği hadise, onu ordudan uzaklaştıracaktır. Hatta Teğmen Baba, bu olay üzerine akli dengesinin yerinde olup olmadığının anlaşılması için Haydarpaşa Asker Hastanesi’nde bir süre gözlem altında tutulur. Daha sonra Murat Şeref Baba re´sen emekliye sevk edilerek Türk Silahlı Kuvvetleri´nden uzaklaştırılır. Sadece günler sonra ‘’Alışılmadık Cumhurbaşkanı’’ manşetleri gazeteleri süslemektedir.
Bu azara dayanamayan Teğmen, kendisinden beklenmeyecek şekilde Orgeneral’e ağır bir karşılık verir. Bu karşılığı beklemeyen Orgeneral Fisunoğlu sinirlenerek ayağa kalkar. Ortam çok gergindir. Odada bulunan subaylar Teğmen’i tutarak makamdan dışarı çıkartırlar. Fırça ve disiplin cezasıyla kurtulabileceği hadise, onu ordudan uzaklaştıracaktır. Hatta Teğmen Baba, bu olay üzerine akli dengesinin yerinde olup olmadığının anlaşılması için Haydarpaşa Asker Hastanesi’nde bir süre gözlem altında tutulur. Daha sonra Murat Şeref Baba re´sen emekliye sevk edilerek Türk Silahlı Kuvvetleri´nden uzaklaştırılır. Sadece günler sonra ‘’Alışılmadık Cumhurbaşkanı’’ manşetleri gazeteleri süslemektedir.
Peki Teğmen
Baba’nın bu kadar gözünün dönmesine neden olan ve medyanın şiddetle arkasında
durduğu Özal’daki ‘’alışılmadık’’ etken neydi?
Çoğu insan, Turgut Özal’a atfedilen ‘’alışılmadık’’ kelimesinden, kürt kökenli olduğu, parti kurduktan sadece 6 yıl sonra cumhurbaşkanı olması gibi siyasi başarıları veya sivil kıyafetlerle fotoğraf vermesi gibi alışılmadık etkenlerin kastedildiğini düşündüler. Elbette konu bu değildi.. Asıl mesele ‘’dindar’’ olmasıydı.
Çoğu insan, Turgut Özal’a atfedilen ‘’alışılmadık’’ kelimesinden, kürt kökenli olduğu, parti kurduktan sadece 6 yıl sonra cumhurbaşkanı olması gibi siyasi başarıları veya sivil kıyafetlerle fotoğraf vermesi gibi alışılmadık etkenlerin kastedildiğini düşündüler. Elbette konu bu değildi.. Asıl mesele ‘’dindar’’ olmasıydı.
Özal 'ın Nakşibendi tarikatının Halidiye koluna bağlı, Mehmet Zahit Kotku ile başlayan
dini bir kimliği vardı. Ve bu ekol ilk defa başbakan çıkarmayacaktı. Turgut
Özal gibi, Necmettin Erbakan ‘da, Abdullah Gül de, Recep Tayyip Erdoğan da, Gümüşhanevi
Dergahı ‘nın rahle-i tedrisatından geçip, başbakan olmayı başardılar. Neyse biz
konumuza dönelim..
Özal gibi birisi
Cumhurbaşkanlığı makamında oturacaksa elbette birileri buna ‘’alışamayacaktı’’.
Sıkma portakal içerisine zerkedilen bir enjektör arsenik ile
zehirlenecekti. Arsenik tarım ilaçlamalarında kullanılan bir kimyasaldı. İyi
yıkanmayan meyvelerdeki kimyasallar biriktiğinde, insanda arsenik
zehirlenmesine yol açabilirdi. Ancak bu birikim olmaksızın, tek bir seferde
enjekte edilen kimyasal, taze sıkılmış meyve suyunu içen merhumu hakkın
rahmetine kavuşturdu.
Bir başka
Gümüşhanevi Dergahı’ı ziyaretçilerinden rahmetli Necmettin Erbakan 28 Şubat
döneminde alaşağı edildi. Erbakan derin ilişkilerin kirli oyununu çözmüş ancak siyaset
arenasına çıkacak gücü çoktan kaybetmişti.
Dergah siyaset
dünyasına daha çok insan kazandıracaktı. Erbakan’ın partisinden kopan
yenilikçiler, Ak Parti’yi kurunca, İskenderpaşa cemaati ayrı düştüğü Erbakan’ın
yerine Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan ikilisini tercih etti.
Cumhurbaşkanlığı
seçimlerine birkaç ay var ama sonuç şimdiden belli. Ben bu sonucu 24 Aralık
2010 günü görmüştüm, yarın ise sadece tezahürünü yaşayacağız.
Cuma günüyudü.
Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı makam aracının şoför koltuğuna oturdu. Yanına
Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül oturdu. Arka koltukta Pakistan
cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ve Afganistan cumhurbaşkanı Hamid Karzai vardı.
Erdoğan’ın sürdüğü araç, gezi olaylarından hatırlayacağınız Bezm-i Alem Valide
Sultan Camii'ne cuma namazına gitti. Dünyada böyle bir manzarayı başka hangi
lider başarabilirdi? Dindar başbakanın; ne Özal gibi gizli, ne Erbakan gibi
dolaylı olmaya ihtiyacı yoksa 3 müslüman cumhurbaşkanını cumaya götürene iyi
bakmak lazım.. Dergahın bakışına dikkat etmek lazım.. Son aylarda devletin
tepesinde takılan yeşil kravatların nedenini iyi anlamak lazım..
Şimdi önümüzde
cumhurbaşkanlığı seçimleri var.
Ne dersiniz?
‘’Alışılmadık’’ bir cumhurbaşkanımız daha olur mu?